OLACAK OLAN OLDU
Pencerenin
önünde oturmuş, güneşin batışını seyrediyordu. Bulutun kırmızı renge dönmesini
incelemeye dalmıştı. “Kırmızı bulut gibi
görünmesi de nasıl bir yanılgı?” diye düşündü. Sanki bulut güneşin içine
giriyor, güneş de bulutu kırmızıya boyuyor gibiydi. Ne kadar öyleymiş gibi
gelse de aralarında kim bilir kaç ışık yılı vardı.
Derin
bir iç geçirdi, ne çok gün batımı görmüştü. Sahi, nasıl geçmişti bunca zaman hem
de çoğu şeyin farkında olmadan?
Değiştiremeyeceği
şeyleri değiştirmeye çabalayıp durmuştu. Oysaki olmuştu olacak olan. Bulutun kırmızı görünmesi gibiydi hayat. Sanki
birilerine, bir şeylere müdahale edince değişiverecek gibi görünüyordu. Oysa
insanlar ve sonuçlar kontrolünde değildi. Aslında bulut kırmızıya dönmüyordu.
Kısa süreliğine öyleymiş gibi yapıyordu. Bulutlardaki bu görsel şov, onu derin
düşüncelere doğru itiyordu.
Uzun
bir zaman, memnun olmadığı ne varsa değiştirebileceğini zannetti. Şikâyet
ederek, tartışarak, ağlayarak değişecek sandı. Değiştirebileceği şeyler vardı
ama konu hiç de onun zannettiği gibi değildi. Uzun zaman ve uzun acılardan
sonra bir kez daha batıyordu güneş. Kızıl gibi görünen bulutlar eşliğinde
bunları düşünmek tuhaftı.
Çalışma
hayatı, eş, çocuklar, arkadaşlar... Bir sürü zor zamanlar olmuştu. Hiç
çıkmayacak gibi görünen bir bıçak saplanmıştı sanki. Çok acıtıyordu o zamanlar.
Yıllarını ağlayarak öfkeyle geçirmişti.
Ne
kadar tepinirse tepinsin. Olacak olan
olmuştu. Olmuştu olacak olan da o ne tepki vermişti hayata?
Bunca
acılı anıların içinde, eşi bir başka düştü aklına. Bir gülümseme yayıldı
yüzüne. Ne çok severdi rahmetli onu kızdırmayı. Her defasında o da ciddiye alır
günlerce ağlardı. Şimdi anlıyordu, adam kızdırarak seviyordu. Öyle ama
bilmiyordu ki kızdırıldığının sevildiğinden olduğunu. Bilmiyordu ki bunun tatlı
cilveler olduğunu, o günleri özleyeceğini...
Olacak olmuştu…
Pişmanlıkları
geldi aklına... Ve keşkeleri... Ne çok ciddiye almıştı çok küçük şeyleri.
Önemsiz olan ne varsa ömrünü ona adamış gibi hissetti. “Yazık ettim!” diye
düşündü.
Keşke
eşinin sevdiğinden onu kızdırdığını anlasaydı. Eşi kolay uyumlanan, evet diyebilen,
bir anda parlayan sonra da neden kavga ettiklerini unutan bir adamdı. Bütün
bunlar onun doğuştan gelen huylarıydı aslında. Kendinden farklı yanları
olduğunu anlayıp kabul edebilseydi keşke. İkisi birbirine bu kadar zıtken ve
her şeye çok acı gözüyle bakıyorken anlamak zordu işte. Çünkü kendisi hiçbir şeyi unutmayan, şakayı
bile ciddiye alan ve çok kuralcı bir insandı.
Aman
neyse işte! Olan olmuştu.
Geriye
dönüp baktığında olaylara tebessüm ile bakabilseydi ne olurdu, diye düşünmek bile
gözlerini yaşartmaya yetmişti.
Derin
bir iç çekti. Gözünün yaşını sildi. Kalan zamanını, daha güler yüzlü geçirmek
istiyordu. Sonuçta olanı da değiştiremiyordu. Değiştirebileceklerine odaklı yaşayıp
pişmanlığını deneyime dönüştürecekti.
Komşulara
dağıtmak üzere pişirdiği ayva tatlısının altını kapattı. Tatlı bir nağme
mırıldanarak tebessümle ellerini soğuk suya uzattı. Çıkardığı deneyimlerden tatminkârdı.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi
der ki: İnsan kontrolünde olmayan hiçbir şeyi
değiştiremez.
İnsanlar
ilişkilerindeki kişileri, yaşantılarındaki olayları değiştirmeye çalışsa da
başarısız olur. Bu başarısızlık ilişkilerde gerginliğe, tartışmaya, kavgaya ve ayrışmalara
neden olur. Oysa olanı olduğu gibi görebilmek, neden kaynaklandığına
bakabilmek, zarar vermediği sürece olduğu şekilde kabullenmek değil miydi
insanı insan yapan? Problem olan şey, karşıdaki insan mı yoksa isteklerin
farklılığı mı?
Bu
sorunun cevabına göre insan vereceği tepkiyi belirlediğinde çok şey çözülmez mi
sizce de?
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
ne kadar güzel olurdu. Vakit varken hala zaman kaybetmek niye.
Nerdeyse her bölgede verilen Kim Kimdir seminerleri ile
pişmanlıklarımızı iyikiye çevirebiliriz.