Yalnız Değiliz

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi

YALNIZ DEĞİLİZ

İnsan, hayatta bir başına kaldığında kendine sorar; “Neden kimsem yok benim?” Yaklaştığı her şey anlamını yitirir o anda. İçinde bulunduğu duruma aldanır, yalnız olduğuna inanır, üzülür. Ümitsizliğin içinde kaybolur gider. Etrafına bakar ve kendi gibi olanlardan yardım bekler. Bazen bir insanın vicdanına sığınır. Ve böylece insan çoğu zaman unutur, aslında var olan o tek gerçeği. Sonsuz sevgisi ile sarıp sarmalayanı, gözetip kollayanı, bütün ihtiyaçlarını karşılayanı, asla yalnız bırakmayanı…

 Leyla, akşam namazını kılmış, seccadesinin üzerinde kendisine şah damarından daha yakın olanı düşünmekle meşguldü. Sonunda on bir ayın sultanı da gelip çatmıştı. Bu Ramazan’ı öncekilerden daha da kaliteli geçirmeye niyet etmişti. Güzel bir liste yapmak istiyordu. “Ne yaparsam daha iyi olur?” diye düşünmüş ve bunları birer birer not almıştı. “Nelerden sakınmalıyım ve nelere yaklaşmalıyım?” Heyecanlıydı ve kafasındaki soruları sıralayıp duruyordu. Düşündükçe de kalbinin ısındığını hissediyordu. Nedense son zamanlarda en yoğun hissettiği duygu, “sığınma”  duygusuydu. Neden sığınmak isterdi ki insan? İnsanlardan kaçmak için mi?

İlginç bir şekilde Leyla, onu koruyan, kollayan kişileri hayatına alıyordu. Bir müddet sonra da problemler yaşıyor, büyük bir hayal kırıklığı içinde kaçmaya çalışıyordu. Kendi kendine “İnsanlar nasıl bu kadar kötü olabiliyorlar?” diyordu. Oysa bu hayatta herkes kendinden yanaydı. Peki, bu yanlış olabilir mi? Leyla her gün aynı soruyu kendine tekrar tekrar soruyordu. Amacı, insanlara yüklediği anlamın sebebini bulmaktı. İçinde bitip tükenmek bilmeyen bir sığınma isteği vardı. Kendindeki yetersizlik duygusunu bir türlü yenemiyordu. Kaybetme korkusu, onun hayatında büyük bir engel olmuştu. Bundan dolayı cesaretli insanlara sığınıyor, kararlarını onlara bırakıyordu. Sonuçtan memnun olmayınca da şikâyet kaçınılmaz son oluyordu. Tam da anladığını zannettiği şeylerde tekrar aynı yanlışı yapıyordu.  

Madem Ramazan rahmet ayıydı, ALLAH’ın rahmetine sığınarak bu problemini aşmaya niyet etmişti. Bilinç verdikçe yanlış davranışları ile yüzleşiyordu. Yavaş yavaş bu davranışlarının sebeplerini zihninde aramaya başlamıştı.

İnsan hata yapabilen, iyi ve kötü tarafları olan bir canlıydı. Leyla ne kendine ne de etrafındakilere hata payı bırakmazdı. Kusursuzu arar, bulduğunu zannettiğinde ona sığınırdı. 50 yıllık ömründe can dostum dediği ne kadar çok insan olmuştu. Sonrasında da adını bile anmadıklarını fark etti. Hayatı boyunca “hep”leri ve “hiç”leri oldu. İnsanı yaratılışta mükemmeldi ama davranışta problemli olduğunu kabul etmekte zorlanıyordu. Ne de olsa insan daima kendi cephesinin savaşçısıydı.  Kendine inanmalı, verdiği kararların sorumluluklarını almalıydı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi derki; “İnsan ancak kendine inandığı kadardır.” Demek ki inanç ile davranışlar arasında bir bağ vardı.  Leyla da bu bağı kurmaya başlamıştı. Cesaretsizliği, sığınma arzusu ve özellikle yalnızlık hissinin onu ele geçirdiğini fark etti. Tek olmak, yalnız olmak değildi oysa.

Peki, ne yapmalıydı? Nasıl bir ilişki kurmalıydı? İlişkilerine yüklediği ve doğru zannettiği inancını nasıl değiştirecekti?

İnsan doğru şeye inanıp, yanlış yaptığında doğru yere sığınabilmeliydi. Kendi gibi olandan değil, kendinden üstün olandan yardım alabilmeliydi. Bunun için de ilk adım, insanın mükemmel olmadığını kabulle başlıyordu. Hata payı olan ve düzeltme yeteneğine sahip olan bir varlıktı insan. Böyle baktığında insan ne kadar da rahatlıyordu. Kendi gerçeğini gördükçe, önce kendine sonra da RABBine yaklaşıyordu. Mesele kime yaklaştığın değil aslında kime yakın olduğunla ilişkiliydi.

 İnsan kendine en yakın olanı unuttukça, kendinden özünden uzaklaşıyordu. Oysaki insan ne kadar yalnız hissetse de aslında yalnız değildi bu hayatta.

 Leyla RABBine sığındıkça, insana sığınma arzusundan uzaklaşacaktı. Bu hayatta asla yalnız bırakılmadığını anlayabilecek, etrafındakilere doğru anlamlar yükleyebilecekti.

Leyla’nın yüzünde tatlı bir gülümseme belirdi. Ezan sesiyle birlikte haydi yakınlaşma vakti dedi kendine. Peki kime? En mükemmel olan, kulunu asla bırakmayan RAHMAN ve RAHİM olana…


Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir. 

"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"

Yahya Hamurcu




 


Yorumlar

Hatice dedi ki…
Çok güzel bir yazı, kaleminize sağlık...
Kader G. dedi ki…
İnsan bu hayatta korkularını , sevgisini, ilgisini, kaygısını … doğru yere yerleştirdiğinde yaratılanların sadece birer araç olduğunu anlayabiliyor.
Gerçek sevgiyi , korkuyu , ilginin de sahibi olabiliyor.
Çünkü onun her zaman lehine olan bir ALLAH var…
Çok şükür 💖
Kaleminize sağlık , içimize huzur veren bir yazı olmuş …🌿
SB dedi ki…
En mükemmel olan, kulunu asla bırakmayan RAHMAN ve RAHİM olana… Yüreğinize sağlık 💐
Ayşe dedi ki…
Sığınılacak en güvenli liman, O Rahmân
Allah razı olsun kaleminize sağlık
Işıl dedi ki…
Her zaman sığınmamız gereken yeri hatırlamak, O'nun rıza için yaşamak nasip olsun... Kaleminize sağlık.
HY dedi ki…
Gerşek sığınığımıza sığınmak, çok güzel, kaleminize sağlık
HY
Necla dedi ki…

Sığımılabileceğimiz tek yeri hep aklımızda tutmak dileğiyle...