İsimsiz Kahraman

Deneyimsel Tasarım Öğretisi


İSİMSİZ KAHRAMAN

İsimsiz kahramandı o, çok kimsenin tanımadığı ama tanıyanların çok iyi bildiği.

Tarlaların sarı, yeşil, kahverengi geometrik şekillerine bakmak hep hoşuna gitmişti. Ama artık ufka kadar devam etmiyordu tarlalar. Uzaklarda yükselen binalar gözüküyordu. Manzaraya bakarken, bir yandan da düşünüyordu. Seksenine merdiven dayamıştı, “Güzel bir hayat yaşadın ihtiyar.” dedi kendi kendine. Buruşmuş yüzü, eli, ayağı yaşını belli ediyordu. Yılların yükünü taşıyan kamburu, birazı dökülmüş ve ağarmış saçları da. İki çocuk babası bir esnaf olarak yaşamını sürdürmüştü. Şimdilerde yaşlı bir dede, evin en sayılanıydı... O gelmeden sofraya oturulmaz, yemeğe başlanmaz, ona danışılmadan, onayı alınmadan hiçbir iş yapılmazdı. Bu saygı nasıl oluşmuştu peki?

Daha önce yaptıklarıyla elbette… 55 sene ticaretle uğraşmış bir esnaftı. Orta kuşak bir ailede büyümüştü. Babasından, hatta dedesinden öğrenmişti ticareti. Babasının dükkânına gitmeye küçük yaşta başlamıştı. Liseyi bitirdikten sonra, bir süre babasının yanında çalışmıştı. Sonra ona da dükkân açmışlardı. Babasından gördüğü gibi, sabah erkenden açardı dükkânını. Yarım saat içinde paspası yapılmış, camları silinmiş, mallar raflara yerleştirilmiş olurdu. Her müşteri özenle karşılanır, yine aynı özenle uğurlanırdı. O civardaki en güvenilir, işini iyi yapan, sayılı esnaftan biriydi.

Yanında işe girenler, bir daha çıkmak istemezdi. Ancak, kendi işlerini kurmak için ayrılırlardı. Onunla da gurur duyardı, çünkü zaten yanına girenleri yetiştirirdi.

Bir oğlu vardı, mühendis çıktı. Ayakları yere basan, güçlü, ne istediğini bilen biri olarak yetiştirdi onu. Arada “Fazla sertsin.” diye eleştirirlerdi. Ama tek derdi onu hayata hazırlamaktı. “Kimse onun gözünün yaşına bakmayacak.” derdi. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Oğlu, üniversite bitene kadar babasının yanında çalıştı. “Hayat okulda öğrenilmez, hayatın içinde öğrenilir. Üstelik mühendis de olsan ticaretten anlamalısın.derdi. Oğlu;

·       Müşteri nasıl karşılanır?

·       Nasıl iletişim kurulur?

·       Mal satmanın yöntemi nedir?

·       Para nasıl kazanılır?

·       Bereket nasıl artar?

Bunların hepsini babasından öğrenmişti.  

Altı ay önce, kalp spazmı geçirince dükkânı devretmeye karar verdi. Ama bu onun sabah erkenden kalkmasına engel olmadı. Günü hep aynı özenle karşılıyordu, bir günü diğerine benzesin istemiyordu. Elbette günlük rutinleri de vardı, sabah yürüyüşü ve sıcak ekmekle kahvaltı yapmak gibi. Bu altı aydır, eşi ile karşılıklı sabah kahvesi içerken, yeni tanıştıkları zaman gittikleri pastane aklına geliyordu. Gülümsetiyordu onu o günleri hatırlamak.

Çocuklar evlenmişti, “Torun sevgisini tadar mıyız?” diye düşündü. Tam o sırada kapı çaldı, gelen oğluydu. “Dede oluyorsun baba!” dedi sevinçle. Ne güzel bir haberdi, hayatında hiç bu kadar heyecanlanmamıştı. “Evlât çok sevilir ama torun bambaşka.” derlerdi arkadaşları. “Öyle olacak gibi” dedi kendi kendine. Sonra “Galiba bu hayatta her istediğime sahip oldum.” diye düşündü. Böyle düşünmek onu rahatsız etti birden.

Tam olmak insana iyi gelen bir şey değildi. Mutlaka bir yeri eksik olmalıydı ki, mücadele etsin.

O yüzden hep bir mücadelesi vardı hayatta. Peki, bunun karşılığını alabilmiş miydi? İyi bir baba, başarılı bir esnaf, iyi bir eş olabilmiş miydi?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi


Başarı dediğimiz neydi ki? Başarı, kimine göre para, kimine göre mal mülk, kimine göre şöhret, kimine göre mevki değil miydi?

Ama tüm bunlara sahip olup da mutsuz olan ne çok insan görmüştü. Oysa kendi hayatında bunların hiçbiri yoktu ama mutlu hissediyordu. Hayatı boyunca, mücadeleden yılmayan, marifetli, güvenilir, dürüst, sevilen biri olmak istemişti. Ailesine hep kol kanat germişti. Onlar ile birlikte olmayı, zincir mağazalarının olmasına tercih etmişti. En önemlisi de, onca yıl boğazından haram lokma geçirmemişti.

Yaşlanmıştı ama çocukları hala karar almadan önce, “Bunu nasıl yapalım baba?” diye fikrini soruyorlardı. Bu da onu çok mutlu ediyordu, çünkü laf olsun diye sormuyorlardı.

Etrafındaki insanlar ona iş açmakla ilgili soru sorarlardı. Onun çok fazla konuşmasına, ikna etmesine gerek bile kalmazdı. Çünkü bu güne kadar onun tavsiyelerine uyanlar pişman olmamıştı, hep hayır görmüştü. O yüzden de namı ilçe sınırlarını aşmıştı. Hayat ona, danışılan kişi olmayı nasip etmişti.  

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Somut olan eskir, soyut olan yıllanır.”

Evin ihtiyarı, eğer soyutluğu varsa, evin büyüğüne dönmeye başlar. Ama soyutluk yoksa evin büyüğü, evin ihtiyarı olur.

Sahi başarmış mıydı? Evin büyüğü olmayı başarmış mıydı? Varlığı insanlara fayda sağlıyor muydu?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Başarı, insanın, bir hedefe  giderken verdiği doğru tepkilerdir.”

Hayat bir mücadele ve verdiğimiz tepkiler bizi kahraman yapıyor. “Savaşta her yol mubahtır” diyenler değil, doğru olanı yapanlar kahraman oluyor. O zaman da torunlarımıza paradan daha değerli bir miras bırakmış oluyoruz. Hayattan elde ettiğimiz deneyimlerimizi!


Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir. 

"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"

Yahya Hamurcu




Yorumlar

Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık 🌼 İnsan daha iyisini tercih ettiğini zannediyor neye tercih ettiğini göz ardı ederek...
A.Ü dedi ki…
Evin ihtiyarı değil, büyüğü olmak dileğiyle... Farkındalık oluşturan bir yazı olmuş, teşekkürler...
Adsız dedi ki…
✏️ Mürekkebi hiç bitmesin peki gerçek başarı nedir? Rabbimiz gerçek başarıya ulaştıranlardan olabilmeyi nasip eder inşAllah.
Hayatın içinde saklı kalmış nice isimsiz kahramanlar var, kimi annemiz kimi babamız kimi amcamız, hepsine selam olsun...
Adsız dedi ki…
Çok güzel bir yazı teşekkür ederiz 🌸
Adsız dedi ki…
En önemli miras deneyimlerimiz 🌸❤️💐
Duygu dedi ki…
Tam olmak mümkün değil insan hep mücadele etmeli 🍀💐🌸 ne kadar güzel anlatılmış… kaleminize sağlık
HK dedi ki…
“Evin ihtiyarı, eğer soyutluğu varsa, evin büyüğüne dönmeye başlar. Ama soyutluk yoksa evin büyüğü, evin ihtiyarı olur.”
Gerçek bir ölçü… Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık. ��
Eda dedi ki…
Doğru niyetle çıkal doğru yol, insanı doğru yere götürür. Ne mutlu oraya varanlara
Figen Ekame dedi ki…
Bırakın aileyi, artık maalesef koca bir mahallede bile danışılabilen bir kişi çıkmıyor.
Sibel dedi ki…
“Somut olan eskir, soyut olan yıllanır.” Elinize sağlık
RAHSAN dedi ki…
Başarı, insanın, bir hedefe giderken verdiği doğru tepkilerdir.”
Ellerinize sağlık.. Ne güzel.. zarifçe öğreten bir yazı..
Okuyucu dedi ki…
Bugünden evin büyüğü olmak için ne yapmak gerek düşünmeli.
Büşra Ç dedi ki…
Çok keyifli bir yazıydı :) kaleminize sağlık :)