Hayatı Yavaşlatmak

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Hayatı Yavaşlatmak!

Hayatı yavaşlatmak! Mümkün mü bu kadar hızlı akan zamanın içinde?

Yapılacak bunca iş varken, gidilecek bunca yer varken!

Memnun edilmesi gereken bunca insan varken!

Nefes nefese koştururken, zamanı yavaşlatmak mümkün mü?

Selma çayı bardağa koymuştu ama her zamanki gibi içememişti. “Yine buz gibi oldu!” dedi sinirle. Saate baktı, çıkmadan kıyafetleri yerlerine yerleştirse iyi olacaktı. Her yer, her yerdeydi. “Nasıl bu kadar dağılabiliyor bu ev bir anda!” diye düşündü. 

Dışarıda tonla işi vardı. Alışverişe gidecekti, annesine gidip onun gönlünü yapacaktı... İki gün uğramasa gönül koyuyordu annesi. Çocukların okuluna uğrayıp öğretmenleri ile konuşması gerekiyordu. Akşama yemek yapması gerekiyordu. “Off! Birinin yediğini biri yemiyor, ötekinin yediğini diğeri beğenmiyor!” dedi.

Çoğu zaman kendini yürüyüş bandında gibi hissediyordu. “Herkes her şeye nasıl yetişiyor? Bunca koşuşturmaya ortada bir şey yok! Kimseyi de mutlu edemiyorsun.”  diye düşünüyordu.

Annesinin kapısını çaldığında günü yarılamıştı. Annesi rahat bir şekilde koltuğa oturmuş haber izliyordu. Haberlere bakınca orda da kendisi gibi koşturan insanları gördü. Sahi biz kime, neye yetişiyorduk?

-          Anne biz neye yetişiyoruz?

-          Ne oldu kızım,  yine ateş almaya mı geldin? Hemen kalkacak mısın?

-          Ah anneee… Keşke vakit olsa da bütün gün birlikte olsak, ama hiçbir şeyi yetiştiremiyorum.

-          Seni hayatın içinde savrulurken görüyorum. Bizim zamanımızda bu kadar ev aleti ve makine yoktu ama ben tüm işleri yetiştiriyordum. Arada dantel yapacak vakit bile buluyordum. 

-          Canım annem nasıl yapıyordun? Hüsnü ile konuştuk dün, “Eskiye bakma, o zaman teknoloji yoktu ve hayat bu kadar hızlı değildi. Biz de o hıza ayak uydurmalıyız.” dedi. Peki, sence bu kadar hız gerekli mi? Bize ne faydası var? diye düşünüyorum çoğu zaman.

-          Elbette faydasından çok zararı var. Çok gereksiz şeylerin peşinde koşuyorsunuz, hayatı sadeleştirmiyorsunuz. Neyi ne için yaptığınızı bilmeden koşturuyorsunuz. Şu haberlere baksana, kimin neyi neden yaptığı belli değil. Asıl önemli olan, haberler yok. Ölen çocuklar, evsiz insanlar kimsenin umurunda değil. Biz böyle değildik, imkânlarımız sizin kadar yoktu ama hayatımızdan memnunduk. Şimdi herkes sinirli, herkes mutsuz.

-          O zaman neden böyle?

-          Ne bileyim, siz de herkes gibi yaşayıp gidiyorsunuz,  devir böyle.

“Herkes gibi!” sanırım tılsımlı kelime bu olsa gerekti. Herkesin yapıp normalleştirdiği şeyler acaba doğru muydu? Ya da gerekli miydi? Hayatın içinde “Bu devirde...” diye başlayan o kadar çok sahte cümle vardı ki…

·       Bu devirde kredisiz ev mi alınır?

·       Bu devirde yalan söylemeden siyaset mi yapılır?

·       Bu devirde dürüst ticaret yapan mı var?

·       Bu devirde hiçbir çocuk ev işi yapmıyor.

·       Bu devirde herkes çok çalışıyor, kimse ev işi ile vakit harcamak istemiyor.

·       Bu devirde dershaneye gitmeden okul mu kazanılır?

·       Bu devirde aldatmayan eş mi var?

·       Bu devirde televizyonsuz ev mi olur?

·       Bu devirde bilgisayar oyunu hayatın bir parçası?

Bu devirde, bu devirde... Herkesin kanıksadığı şeylerdi bunlar, peki ama doğru muydu? Biz normalleştirdiğimiz şeylere tepki vermiyoruz. Tepkimizi, pek rastlamadığımız yani anormal olan şeylere veriyoruz.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “İnsan tepkilerini doğruya ve yanlışa göre vermeli.”

Doğru ve yanlış kişiden kişiye değişmez. Doğrunun ve yanlışın “devri” olmaz. Yalan her devirde yanlıştır, faiz, aldatma her zaman yanlıştır. Birileri yaptığında doğru olmaz, o yanlışa da tepkisiz kalınmaz. Peki, biz normalleştirdiğimiz hangi yanlışlara tepkisiz kalıyoruz. Ya da normalleştirdiğimiz neleri hayatımıza alıyoruz. Olmazsa olmazlarımız gerçekten de birer zorunluluk mu? Belki bazı şeylere “olmasa da olur” demeliyiz. Belki o kadar da gerekli değildir. Ah keşke bir gözden geçirebilsek hayatımızı. Fark edebilsek, tüm sorunların sebebinin irdelemeden hareket etmek olduğunu.  Ezbere yaşamanın bize verdiği zararı görebilsek.

Herkes yapıyor diye neler yapıyoruz? Herkeste var diye, neler alıyoruz?

Onca şeyi kendimize yük edince hayatta neleri taşıyamıyoruz?

Bir yerlere yetişelim derken, neleri kaçırıyoruz?

Bunları düşünürken annesi; “Vaktin olsaydı, babanın kabrini ziyaret ederdik. Ne zamandır gitmedik.” dedi. Selma bir an duraksadı. “Hadi anne giyin, babama gidelim. Dönüşte de sana bir muhallebi ısmarlarım.” dedi. Annesi şaşırmıştı. “E kızım akşama yemeğin var mı?” diye sordu. Selma, “Bu akşam da patatesli yumurta yiyiversinler” dedi.

Düşünüp irdeledikçe, gerçeğe daha yakın cevaplar verme hakkı kazanır insan.

İnsan kafasına koyduğunu, normalleştirdiğini yapmak ister. Oysa onu neden istiyorum bunu bulmak gerekir. “İki karpuz bir koltuğa sığmaz“ derler. İnsan bir koltuğa bazen onlarca karpuz koymaya çalışabiliyor. Eğer hayatı yavaşlatmak istiyorsak, neyi neden istediğimizi iyi bilmemiz gerekir.


Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir. 

"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"

                                                           Yahya Hamurcu





 

Yorumlar

Burcu dedi ki…
Düşünüp irdeledikçe, gerçeğe daha yakın cevaplar verme hakkı kazanır insan.
Kaleminize sağlık…
Leyla dedi ki…
Gerçekten de öyle.Insan gerçeğe göre değil de normallestirdigine göre hayatını dizayn edince. Sonuç olarak da memnun olmayan bir sürü insan yarım kalan bir sürü iş kalıyor . Teşekkür ederiz. Kaleminize sağlık.Harika bir yazı....
Ayşe Bulut dedi ki…
❤️❤️❤️
Adsız dedi ki…
Doğru seçim insanın hayatındaki onca israfı ortadan kaldırıyor.
E.U dedi ki…
Düşündürten güzel bir yazı..
Teşekkürler 🌸
Adsız dedi ki…
"İnsan düşünüp irdeledikçe, gerçeğe daha yakın cevaplar verme hakkı kazanır."
Gerçeği hak etmek için ona ulaşmak için irdelemek ve üzerine daha çok düşünmek gerek...
Ellerinize sağlık 🌸
Hayatı sadeleştirip yavaşlatmak kadar hayata olan algımızı da sadeleştirmemiz gerekli diye düşünüyorum. Basit düşünebilmek, istek ve ihtiyaçlarımızı ayrıştırabilmek, tüm bunlar için de gerekli olan tek şey gerçek bir AMAÇ olsa gerek...
RAHSAN dedi ki…
Milyarlarca insanın hayatını tarif etmişsiniz.. Hepimiz aynı dişlinin içinde yaşayıp ölüyoruz..
A. Ü dedi ki…
Normalleştirdiğimiz şeyleri hayatımıza ne kadar olay alıyoruz.. Düşünmenizi sağladınız. Teşekkürler...
Firuze dedi ki…
Neleri kaçırıyoruz...
Sibel dedi ki…
Eğer hayatı yavaşlatmak istiyorsak, neyi neden istediğimizi iyi bilmemiz gerekir. Kaleminize sağlık 👍
Gülfem dedi ki…
Elinize sağlık ne güzel kaleme almışınız 🌸🌸
Zerrin dedi ki…
Yaptığımız yanlışları normalleştirip, üzerine düşünmediğimiz zaman, kuyruğunu kovalayan kedi misali, koşuşturup duruyoruz ve zamanımızı iyi kullanamıyoruz. Kaleminize sağlık
Necla dedi ki…
Günümüz insanının en büyük problemi, zamanı yönetememek. Yasaları bilmek ve normallere göre değil gerçeklere göre tepki vermek zamanı bereketlendiriyor. Faydalı bir yazı olmuş. Teşekkürler
Figen Ekame dedi ki…
Öyle bir hızlanan bir sürecin içindeyiz ki; irdelemeyi atladığımız anda hata yapmamız kaçınılmaz