Farklılıklar Avantaj mı Dezavantaj mı?
“Farklılıklar avantaj
mı dezavantaj mı?” diye içinden geçirdi,
çocuklarını parkta izlerken. Parkta abla kardeş neşeyle oynuyorlardı. Ayşe ve
Asya sırayla kaydıraktan kayıp, birbirlerini kovalıyorlardı. Asya, daha bu
yaşında çok uysal ve hanım hanımcık bir çocuktu. Hiç yaramazlık yapmaz ve
herkese çok saygı duyardı.
İnsanlar birbirinden farklıdır. Ancak insan, yine de farklılıkları birbirine eşitlemeye çalışır çoğu
zaman.
Ayşe ise çok farklı bir çocuktu.
Yaşına rağmen sürekli sorular sorardı. Neden böyle olması gerekiyor ki,
kim karar verdi buna? Annesi bazen sinir
krizi geçirirdi. “Sanki büyümüş de
küçülmüş, hiç babasına çekmemiş!” diye söylenirdi. Komşular; “Kime benziyor sence?” diye inceden laf sokarlardı. Dilek Hanım,
komşularının söylediklerini duymazdan gelirdi. Ali Bey; “Olur, çocuk bunlar büyüyünce değişirler nasılsa.” derdi.
Farklı olan bulunduğu yerle uyum sağlıyorsa, bir sorun yoktur aslında.
Asya, evde olduğu gibi okulda da uyumlu bir çocuktu. Çok
arkadaşı yoktu ama derslerine vaktinde ve düzenli çalışırdı. Ayşe ise okulda
dikkat çeken bir çocuktu. Hem çok neşeli ve eğlenceliydi, hem de sınıf başkanı
olmuştu. Derste konuyu anlayamadığında, öğretmenine hemen soru sorardı. Öğretmeni;
”Sen parmak kaldırmazsan şaşırırdık zaten.”
derdi. Okul müsamerelerinde şiir okumak gerektiğinde ilk akla gelen Ayşe olurdu.
Annesi, Ayşe’nin hareketliliğinden dert yanardı.
-“Siz
kız çocuğusunuz yavrum. Bak kardeşin ne kadar akıllı ve uslu. Sen de birazcık
onun gibi olsan?” diye sürekli kıyaslardı.
Hazır cevap Asya durur mu?
-“Anneciğim
ama senle teyzem de aynı değilsiniz. Bayramlarda teyzem hala bize mendil
veriyor. Evinde çok eski eşyalarla yıllardır oturuyor. Sense o kadar çok alışveriş yapıyorsun ki
evde bize yaşayacak alan kalmadı.”
-“Hadi
oradan teyzesi kılıklı! Bak, şimdi terlik geliyor!”
-”Annecim,
terlik bayramlarda insanlara mendil verildiği zamanlarda kaldı. Teyzemle hiç
ortak yönünüz yok sanıyordum ama bak buldum işte.”
-“Neymiş o seni zevzek?”
Dilek Hanım bir arkadaş
toplantısında yine Ayşe’den dert yanmaya başladı.
-Hanımlar, benim küçük
kızım çok uysal, ne desem yapar. Ama ablası çok asi, beni çok yoruyor ne
yapmalıyım bilmiyorum?
Arkadaşlarından biri gülümsedi:
- “Her insanın olduğu gibi, her çocuğun da kendine göre avantajlı ve dezavantajlı yönleri var. Günümüz anne-babaları,
sessiz olan her çocuğun iyi evlat olduğunu sanıyor. Çocuğun her söyleneni
irdelemeden yapması doğru değil. ‘Başına vur, elinden ekmeğini al’ olan
çocuklar, bazı noktalarda çok sıkıntı yaşayabilirler. Çocuğun bir şeyleri irdelemesi
iyidir. Sonuçta sen ona işin gerçeğini anlatıyorsun. Sebep ve sonuç
ilişkilerini anlatınca ikna olmuyor mu?”
-“Evet,
oluyor, ama ben anneyim niye her şeyi ona detaylı anlatayım ki? Söz dinlesin,
her söyleneni yapsın işte. Hanım hanımcık olsun, bu kötü bir şey mi?”
-Elbette
kız çocuklarının hanımefendi olması güzel ve istenen bir özellik. Ama olayları irdelemek ve sonra şartlara uyumlu olmak da aranan bir özellik.
Merak eden, anlamaya çalışan çocuktan korkmamak gerekir. Kim bilir, belki de büyünce seni şaşırtacak
bir sürü marifeti ortaya çıkar.
-Ya
öyle mi? Hiç böyle düşünmemiştim. Ben onun asiliği böyle devam edip gider diye
düşünüyordum. Haklısın, ikna olduğu zaman hakikaten sağlam duruyor, küçük
yaşına rağmen hem de.
-Asilik
demeyelim, yanlış kodlamayalım. Biraz irdeliyor diyelim. Sonuçta cevabı verince
uyumlanıyorsa sorun yok.
Gel zaman git zaman, yıllar yılları kovaladı. Asya, üniversitede tanıştığı sınıf arkadaşıyla evlendi ve gerçekten mutlu bir kadın oldu. Ayşe ise okumak ve kariyer yapabilmek için, dişiyle tırnağıyla mücadele etti. O da evlendi. Her ikisinin de çok güzel çocukları oldu. Her ihtiyacı olduğunda, Ayşe’yi yanında buldu Dilek Hanım. Ne zaman bir kriz, bir sıkıntı olsa hep Ayşe koşuverdi. Asya da iyi bir evlattı tabi. Ama onun annesine desteği ancak haftalık programının uymasına bağlıydı. Onun kursları vardı, toplantıları vardı. Dilek Hanım bir türlü Asya’ya akıl erdiremiyordu. Yani bir kadın nasıl bu kadar yoğun olabilirdi. Onun için ütü gününün, eve temizlikçi geldiği günün bir önemi vardı. Bu hafta, doğum günümüz var diye günlerce oyalanabiliyordu. Ayşe’de evliydi, işi vardı, çocukları vardı. Nasıl yapıyordu da o kadar işin içerisinde, her aradığında annesinin problemlerini çözebiliyordu.
Ali Bey;
-Dilek Hanım, boş ver
kafanı yorma bu kızlarla. Sen çocukken de takılırdın bu çocuklara… Çocukken
Asya seni memnun ediyordu, şimdi de Ayşe memnun ediyor. Her şeyi birbirine denk
hale getiremezsin. Her şeyin bir avantajı ve dezavantajı var.
Dilek Hanım;
-Off sana da hiç bir
şey anlatılmıyor. İnsanın evladı kendine mesafeli olur mu ya? İnan Asya’nın
kocası, bana kızımdan daha yakın geliyor. Geçen Asya’yı aradım, Arkadaşına, “Bir
dakika, bizimkilerle ilgilenmem gerekli.” dedi. Bize “Bizimkiler!” dedi. “Ya
biz ne zaman onun bizimkileri olduk anlamadım ki!” Bu kıza giderken bile
randevu alıyoruz ya… Ah ben bu hayattan bu kızları anlamadan göçüp gideceğim.
Ama ben bu avantaj ve dezavantaj kelimelerini bir yerden hatırlıyorum.
-Hatun, sen en iyisi
bize güzel bir kahve yap. Biraz sohbet edelim seninle.
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi der ki; “İnsanlar
birbirinden farklıdır. Farklılıklar ise bizim zenginliğimizdir.”
Herkes aynı duruma aynı tepkiyi verseydi, o zaman hayat tekdüze
olurdu. Belki de birçok problem çözümsüz kalırdı. Bu yüzden her insanın
olaylara bakışı, çözüm marifeti, ilişki kurma stili birbirinden farklı.
Herkesin kendi içinde hızlı, kolay, kalıcı veya zaman alan çözüm stilleri var. Farklılıklara
değil, farklı olanın avantaj ve dezavantajlarına bakmak insanın lehinedir. O
zaman, insanların birbirine karşı tahammülü artar. O zaman, birbirinden öğrenen
ve gelişen ilişkiler oluşur. O zaman, insanlar doğru yerde doğru bağlar kurabilirler.
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Kalemize sağlık, etkili ve hoş bir yazı olmuş .🌿
Kaleminize sağlık…
😉