Sakın Vazgeçme

SAKIN VAZGEÇME

Sakın vazgeçme diyordu içinden bir ses Meltem’e, sakın vazgeçme… 

O sabah yine erkenden kapıdaydı, tam zili çalacakken kapı açıldı. Uykusuz gözlerine rağmen insanın içini ısıtan gülümsemesi ile “günaydın” dedi. Patronuyla ayaküstü sohbet etmeye başladılar. Şirket sahibi Meltem’i çok sever, onu hep ayrı tutardı. 

Meltem, Mühendislik Fakültesi 3. Sınıf öğrencisiydi. Çalışkan, dürüst her işin altından kalkmasını beceren biriydi. Staj zamanı geldiğinde, arkadaşları staj yeri bulamazken o hemen bulmuştu. Şirkette çalışkanlığı ile göz doldurunca yarım günlük işe alınmıştı. Mesai arkadaşları tarafından da sevilmişti. Projeleri zamanında teslim eder, vaktini iyi değerlendirirdi. Bu yüzden programı aksamazdı. İşi erken bittiğinde diğer çalışanlara yardım eder, verilen görevleri yapar, itiraz etmezdi. İş yerinde olduğu gibi okulda hocaları tarafından da sevilip desteklenirdi. Çalışması sıkıntı değildi onun için ama her öğrenme süreci tabi ki zorluydu. Birinci sınıftaki zorlanması, okula adapte olması ya da yeni bir konuyu öğrenirken zorlanması… Bunların hepsi bir süreçti ve Meltem bunu iyi biliyordu. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Çalıştığı şirkette yeniydi ve çırak olduğunun farkındaydı. Onu her işe koşturmalarına ses çıkarmıyordu. Bilakis işin her yönünü görebiliyordu. Sonuçta sonsuza kadar fotokopi çekmeyecekti, ama bu vesile ile normalde giremeyeceği proje toplantılarına katılabiliyordu. Çizdiği projelerde hatalar çıkıyordu ama işinin ehli insanlardan deneyim transferi yaparak öğreniyordu. Sahada olmak çok başkaydı. Burada işi mutfağında öğreniyor bundan da hiç gocunmuyordu. Bir yerden başlaması gerekliydi. Okul bitince sudan çıkmış balığa dönmüş arkadaşları gibi olmak istemiyordu. 
Tek derdi iyi bir mühendis olup, kendi proje ofisini kurmaktı. Bunun için de bütün angarya işleri yapardı. Proje müdüründen bir şey öğrenmek istediği zaman odasına usulca girerdi. Çay kahve götürme bahanesiyle, tatlı tatlı sorularına cevap bulmaya çalışırdı. 

Sakın Pes Etme 

Bir gün patronu “En son verdiğimiz projeyi ne zaman teslim edeceksin? Çok geç kaldık, kurum bizden proje bekliyor.” dedi. Günlerdir üzerinde çalıştığı projeydi bu. Sürekli yanlışlık olmuş ve bir türlü bitirememişti. Bu sefer ki çalıştıklarından çok daha kapsamlıydı. Bir türlü istenildiği gibi olmamıştı. Bir ara içinden “Acaba projeyi bıraksam mı? Yapamıyorum, belli ki olmuyor işte.” diye geçirmişti. 
Tam umutsuzluğa kapılacağı sırada aklına küçük kardeşinin yeni alınan oyuncak treninin raylarını kurmaya çalıştığı o gün geldi aklına... Kardeşi bir türlü yapamamıştı. Bir kere daha denedi, bir kere daha. En sonunda sıkılıp treni bir tarafa, rayları başka tarafa fırlatmıştı. Oyuncağın bir parçasını eline alan babası Meltem’e dönüp sessizce “Kardeşin yapamadığında hemen vazgeçti. Bu doğru değil, ''Bir şeyi öğrenmeye çalışırken sakın pes etme.” demişti. Sakın pes etme! Sonra yine aklına kardeşinin ilk yürümeye başladığı zamanları geldi. Paytak paytak yürümeye çalışması… Bir iki adım atıp sonra yere düşmesi… Var gücüyle bir daha kollarının üzerine doğrulup yeniden ayağa kalkmaya çalışması… Hiç pes etmeyişini anımsayınca gülümsedi… 

İnsan yemek yemeyi de öyle öğrenmiyor muydu? Yine kardeşi, nasıl da döke saça öğrenmişti… Her öğün mutlaka tepeden tırnağa yağa batardı… Kaşığı ağzına götürürken makarnalar dökülürdü her tarafından. Eliyle alıp yeniden kaşığa koyar yine ağzına götürürdü. Yine dökerdi, sonrasında dayanamayıp eliyle tek tek toplar yerdi. Bir sonraki öğünde yine aynı şeyler… 
“Aman vazgeçtim, zaten bu kaşıkla yemek yeme işi bana göre değil.” dememişti. Ya da “Ben zaten yemeği döküyorum, en iyisi ben yemek yemeyeyim. Küseyim de şöyle köşeme çekileyim.” dememişti. Önünde sonunda, döke saça, düşe kalka öğrenmişti öğreneceğini. Şimdi aynı şey onun için de geçerliydi. Eğer öğrenmekten vazgeçerse zaten ben yapamıyorum, bu çabalar boşa derse bir daha başlamaya cesaret edemeyecekti. Oysa hiçbir çabanın boşa olmadığına kaç defa tanık olmuştu. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Her işin başında bir çıraklık olur. Çırakken insan henüz işi bilmez sadece öğrenmeye, yapmaya çalışır. Bunu yaparken de biraz fazla yorulur ve onca uğraşının, emeğin çok da karşılığını alamaz ne yazık ki. 

Başlarda hep böyledir bu. Her yeni işin başında insan çok yorulur, çok hata yapar... Ve çok da istediği gibi olmaz. Ama öğrenmek için pes etmemek gerekir. Kimse yemek yapmayı, araba kullanmayı annesinden öğrenmiş olarak doğmaz ki... Arabanın koltuğuna ilk oturduğun zamanı hatırla... Vaz geçmiş olsaydın şimdi bu kadar usta bir şoför olabilir miydin? İnsan hiç bir sürece başarısız olmak için başlamaz. Oysa başarılı olmak kadar başarısız olma ihtimali de hep vardır. Yine de bu gerçeği unutup, işin başında sonuçlar istediği gibi olmayınca umutsuzluğa kapılabilir. Her yeni işin başı ama her yeni işin… Yorucu ve zorluklarla doludur. Ancak bu süreçlere dayanabilenler başarı ipini göğüslemeye bir adım daha yaklaşabilir. İnsan bu dönemlerde ne kadar az şikayet ederse, ne kadar yapması gerekene konsantre olursa o kadar iyidir. Çırağın başarılı olması değil, yapmaya çalışma çabası ve mücadelesidir kıymetli olan. Vaz geçmeyip azimle devam edebilenler için bugün sıkıntılı geçen günler tatlı birer anı olarak yâd edilir zamanı gelince.

Bu süreçte yorgun ve bitkin düşen Meltem düşüncelerin arasından sıyrılıp kendisine şunu hatırlattı: 
“Hala yapabilecek imkânların varken, sakın vazgeçme! Daha yolun çok başındasın. Proje de hala sende. Her işin başında bu zorluklar, bu yorgunluklar yaşanır. Sen yapman gerekenlere konsantre ol”.  
Yeniden bilgisayarın başına geçti. Ve içinden sakın vazgeçme diyen sese cevap verdi, “Eveet, nerede kalmıştık?”

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir. 

"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"

Yahya Hamurcu



Yorumlar

Halime Büşra dedi ki…
evet insan gerçekten vazgeçtiğinde işi yarım bırakıyor.. halbuki devam edebilse zorlandığı her aşamanın meyvesini yiyebilir...
ümitvar olmak ve yapıp etmemiz gerekene konsantre olmak dileğiyle
Adsız dedi ki…
İnsanın kendisini bulması ne garip elinize sağlık.
Leyla dedi ki…
Hedefe ulaşabilmek için motivasyon arttıran bir yazı olmuş.Kaleminize sağlık.Teşekkür ederiz...
Sibel Dönmez dedi ki…
Nereye kadar vazgeçebilirsin ki.
HH dedi ki…
Ellerinize sağlık 🤗
Emel dedi ki…
Insan hayatta en çok pes ettiginde kaybediyor... O yuzden pes etmemek yılmadan devam edebilmek mesele...
Adsız dedi ki…
Yazı çok güzel,çok şey anlatıyor kaleminize sağlık
Ö. dedi ki…
Pes etme pes etme diye içimizde o sesin her daim hayırlı süreçlerde yankılanması dileğiyle :)
Zerrin dedi ki…
Vazgeçmek istediğimiz anlarda vazgeçmeyip, yapmak istediğimiz şeyi yapmaya devam edebilirsek, dirençlerimizi de kırabiliyoruz. Kaleminize sağlık
Adsız dedi ki…
Çok faydalı bir yazı ellerinize sağlık
Adsız dedi ki…
Bu aralar her şeyden vazgeçen biri olarak yazı iyi geldi sağolun.
Adsız dedi ki…
Çok güzel yazı olmuş ellerinize sağlıkk
NK dedi ki…
“Hala yapabilecek imkânların varken, sakın vazgeçme! Daha yolun çok başındasın. Proje de hala sende. Her işin başında bu zorluklar, bu yorgunluklar yaşanır. Sen yapman gerekenlere konsantre ol”.
duvara asılıcak yazı
N dedi ki…
kaleminize sağalık
Adsız dedi ki…
Çok şeyi düşündüren yazı
E.U dedi ki…
İnsanoğlu hiç yorulmak istemiyor.. Maalesef ne kadarda çok vazgeçiyoruz..
Ellerinize sağlık 🍂🍂
Adsız dedi ki…
Hala yapabilecek imkânların varken, sakın vazgeçme...

Sakın kendini eleme...


Hatırlamak çok iyi geldi,
Teşekkürler!
D.K. dedi ki…
Yarım bırakılan her öykü insana yük. Faydada direnmek mesele...