Hem Öksüz, Hem Yetim Kalmak...

Güneş, Ay ve Yıldızlar...

Bir battaniyeye sarmalamıştı annesi onu...

Ama şimdi annesi yoktu...

Elinde en sevdiği oyuncağı vardı...

Önce sesleri duydu... 

Sonra yüzüne bembeyaz bir ışık vurdu.

Güneş, ay ve yıldızı toplayıp gelmişti. 

Hepsi sanki onun gözlerinden içeri girmeye çalışıyor gibiydi.

Göz bebekleri güneşi görünce küçüldü. 
Öyle kuvvetliydi ki ışık, göz bebekleri toplu iğne başı kadar kaldı. 
Daha fazla dayanamadı ve gözlerini sımsıkı kapattı.

Enkazın altında kalmıştı...

Dışarıdan gelen sesleri duyuyordu. 

Bazen korktuğu oluyor, bazen de cesaretle dinliyordu. 

Sesleri yine duydu. 

Bu seferde acıkmamış ve susamamıştı. Günlerdir oradaydı oysa...

O ışık yüzüne çarpana kadar biraz ağlamış, çokça uyumuştu. 

Gözlerini dünyaya yeni açtığı için kapatması kolaydı.

Süt kokuyordu, daha bebekti... 

Elleri, ayakları, kalbi minicikti. 

Konuşmayı bilse çok şey söylerdi ama henüz bir iki harf ağzından çıkıyordu.

Köpekler havladı. İnsanlar bağırdı...

Minicik kulağı, sesleri duydu. 

Ve sesler ona çok yaklaşmıştı. 

Yıkıntıların üzerinde birileri vardı,

Ve ona ulaşmaya çalışıyordu. 

Bir balyoz sesi... Bir vinç sesi... 

Kazma sesleri...


Kucağında oyuncağı vardı...

Kukuli'sine sımsıkı sarıldı.

Bir el ona uzandı...

Nasırlıydı,

Üstü başı kirliydi,

Günlerdir uykusuzdu bu elin sahibi...

Göz göze geldiler...

Küçücük burun delikleri tozla doldu, 

Ağzına açtı nefes almak için, 

Önce tıkandı nefesi. 

Nasırlı el, sırtına vurdu. 

Öksürdü kesik kesik...

Yüzü yıkandı, bir su şişesinin kapağıyla su verdiler minik ağzına... 

"Çok şükür yaşıyor!" dedi o nasırlı elin sahibi...

Babasız ve Annesiz Kalmak...

Bir yabancı amcanın kucağındaydı... Molozların dışına getirildi...

Merakla ve şaşkınlıkla gözlerini büyük açtı...

İnsanları gördü, bu kadar insanı hiç bir arada görmemişti.

Coşkulu ve sevinçli insanları... 

Sonra yine ona uzanan kolları hissetti...

Göz göze geldiler, gözler konuştu... 

Ağlamadı... Oysa annesini on saniye göremese ağlardı...

Onu sarmalayan, nasırlı elli, sarı baretli amcaya; ‘’Baba’’ diyordu. 

‘’Baabaa’’ tüm kalbiyle, kalbinden konuşuyordu.

Babası değildi ama babası gibi onu kucaklamıştı...

Bağrına basmıştı...

Annesi ve babası artık yoktu...

Ama...

Yalnız değildi...

Onun esas Sahibi vardı...

Her şey başladığı yere dönerdi...

Her canlı O'na dönerdi...


Başarı Psikolojisi hakkında



Yorumlar

Unknown dedi ki…
Oysa her şey başladığı yere geri döner.
İsmail Bostancı dedi ki…
Her şey başladığı yere dönüyor. Peki ya sonra?
Beyza dedi ki…
Ve her canlı O’ndan gelmişti..