Günaydın Bedir
Yeni bir başlangıcın 2. Yılı, bereketi eşsiz bir ayın 17. günüydü.
Günlerden, günlerin güzeli Cuma idi. Sabahın erken saatlerinde iki ordu karşı
karşıya gelince, bir ara Elçi’nin parlak yüzünde bir tebessüm oluştu.
O anlarda dönüp dostuna dedi ki: “Müjde, ay benim kardeşim
müjde! O'nun yardımı geldi. Gelen öyle bir güçlü ordu ki onları kimsenin
yenmesi mümkün değil.”
Bir anda itaat sesleri yükseldi Bedrin meydanında… Hayat hiç
şüphesiz vaadini gerçekleştirecek ve uğrunda mücadele edenleri, katından bir
yardım ile destekleyecekti. O anda Bedir meydanına inen meltem, en büyük
komutan eşliğindeki bin meltemdi.
Savaşa katılan yeni orduda ki her bir askerin başında bir işaret
vardı. Elçi seslendi. “Bize yardıma gelen ordu gibi yapın kendinize
birer işaret edinin. Edinin ki tarafımız belli olsun.”
Elçi ordusuna hiç vakit kaybettirmeden deneyim transferi yaptırdı.
Görsel olarak kendi ordusunu düşman askerlerinden ayırdı.
Bu anlarda Elçi, askerlerinin arasında dolaşmaya devam ediyordu.
Tam bu esnada arka arkaya üç şiddetli rüzgâr esti. Biri gürledi, geçti; sonra
ikincisi, sonra üçüncüsü…
Elçi dostlarına döndü: “Fark ettiniz değil mi, rüzgârı?” diye
sordu.
Dostları: “Evet” dediler.
Elçi: “Neydi peki, bu rüzgârlar?” diye sordu.
Dostları anladı ki, bu rüzgârlar öyle sıradan bir rüzgâr değil,
eğer Elçi böyle bir soru sordu ise kesinlikle bir mesajı vardı.
Bundan dolayı: “Elçi daha iyi bilir!” dediler.
O dedi ki: “Birinci rüzgârda 1000 destek gelip sizin yanınızda durdu. İkinci rüzgârla
1000 destek kuvveti daha gelip yanınızda durdu. Üçüncü rüzgârla yine 1000
destek gelip aranıza karıştı.”
Elçinin her sözü Bedir’in meydanında teşekkür haykırışlarıyla karşılanıyordu. Düşman ise her geçen saniye daha da telaşlanıyordu.
Hayat, vaat etmiştir.
Ancak, yaptığı her işi bir yasa üzerine yapan Hayat, insanlara
yapacağı yardımı da bir yasaya bağlamıştır. Eğer Hayat bir vaat verdiyse bilin
ki O asla vaadinden dönmez.
O’nun yardım bir gün dalgalar arasında yüzen gemi olmuş
temiz kalpleri korumuştur.,
Bir gün mancınıkla ateşe atılıp da ateşi serin toprağı güle
çeviren olmuştur.
Bir gün altına gönülden uzanan ince bir boynu, kesmeyen bıçak
olmuştur.
Bir gün, bir yılana dönüşmüş asa; sihirbazların sihirlerini
yutmuş, bir başka gün Kızıldeniz’i ikiye yarıp bir yol olmuştur.
Bir başka sefer dev filleri yenilmiş ekin yapraklarına çeviren
kuşlar olmuş, kendi evini korumuştur.
Bir başka gün o tehlikeli göç gecesi koruyup, sağ-selamet yeni
yurda ulaştırmıştır.
Hayat’ın görünen-görünmeyen orduları vardır. Bazen bir rüzgâr,
bazen bir yağmur, bazen arılar, bazen başka hayvanlar ve bazen insanlar bazen
de başkaları...
Önemli olan Hayat’ın yardımının gerçeklemesi için bizlerin yapması
gerekenleri ortaya koymamız ve o yardımı hak edecek bedeller ödememizdir.
O zaman yaşam kolay ve anlamlı hale gelmiyor mu?
İnsan kesin emin olabilir, O vaadinden asla dönmez, “yardım
edeceğim” dediğinde mutlaka edecektir.
Şimdi biliyoruz.
O vaadinden asla dönmez. Ve yardımı çok yakında yanında. Zor
gelmesin hiçbir bedel.
O vaadinden asla dönmez. Kalbinden inan buna.
Korkma, Hayat bu, o sana zarar vermek isteyenlerin
söyleyeceklerini de yapacaklarını da biliyor.
Korkma...
“Günaydın Bedir” de ve güne ümitle başla...
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Ve her zorunlukla beraber kolaylığını da var.
Önemli olan zorluğa karşı ne bedel ödedin , hangi sebepleri oluşturdun..