Başarıya Götüren Şey

Hacer Gibi...

Başarı Psikolojisi Semineri’nde duymuştu azimli olmayla hırslı olmanın farkını Hacer. Azim sebeplerle, hırs sonuçlarla ilgiliymiş. Şu zamanda ne de karışmıştı bu iki zıt kavram. Sınava hazırlanan çocuklar hırslı olmaya teşvik ediliyordu. Oysa insanı başarıya götüren şey sebeplerine odaklı olmakmış. Çünkü sonuç insanın elinde değilmiş. Sadece lise veya üniversite sınavında mı böyleydi? İş yerinde yükselmek isteyen Mert genelde "şirkete ne katabilirim, neleri daha iyi yapabilirim?" yerine “Burada hakkım yeniyor! Kıdem zamanım çoktan geldi de geçti! Zaten kıdemim verilmeyecekse ben niye çalışayım ki!” diyerek hareketini durdurmuştu. Evlenmek isteyen arkadaşı Nazlı daha iyi bir eş nasıl olabilirim diye bakmadan evliliği hırsla isteyebiliyor ve sonucu elde edemediğinde de ümidi kırılabiliyordu.

Oysa hayatın sadece soruların cevaplanacağı bir sınav sahası olduğu gerçeği düşünüldüğünde hayat bizden başarılı olmak için bu sonuçlara ulaşmamızı mı bekliyordu? Sonuç insanın elinde değilse bu çok da adaletli olmazdı öyle değil mi? Yani hedeflerine ulaşmış olmak başarılı olmak için yeterli miydi? Yoksa hedefine ulaşırken verdiği tepkiler mi insanın başarısını belirlerdi?  Hayat aslında insanın oluşturduğu sebeplere bakıyordu. İnsan hedeflerine ulaşırken bazen kıtlıkla bazen de bollukla sınanıyordu.

Hacer hayatında hangi sınavda daha zorlandığını düşünmeye başladı. Genelde olumsuz sonuçlara sabrı azdı. Olumsuz sonuçlarla karşılaşınca acıların çocuğu olur “Zaten ben yapamıyorum, yine yanlış yaptım...” gibi söylemlerle kendini yerden yere vurur, ümitsizliğe kapılır ve hareketini durdururdu. Peki bu onu daha iyiye mi götürüyordu? Maalesef hayır. Bu onu daha da depresif daha da mutsuz yapıyordu. Bu hayatında çıkamadığı bir döngü haline gelmişti. Rahmetli babaannesi küçüklüğünde bile suratı asıldığında hemen “Hiç ismine yakışıyor mu bu surat, bu ümitsizlik?” diyerek onu kucağına alır ve Hz. Hacer’in yaşadıklarını anlatırdı. Artık ona bu hikayeyi anlatacak bir babaannesi yoktu belki ama defalarca duyduğu bu hikayeden bir deneyim çıkarmaya ihtiyaç duyduğunu hissetti. Seminerde duyduklarıyla bu hikaye birbiriyle çok örtüşüyordu. Aklından geçenleri kağıda şöyle döktü:

Hacer isminin anlamı hicret...

Hacer anamızın hicreti bize ne anlatır?

Bulunduğu yeri kaç kere terk etmişti?

Kaç kere hayatını sıfırdan kurmada tereddüt etmişti.

O gözünün gördüğü olumsuzlukla değil ümit ile hareket etmişti.

Peki ona bu ümidi veren neydi?

Firavun mu, Sare mi yoksa İbrahim mi?

Her biri onu bir yerde terk etmemiş miydi?

İnsandan beklese elbette yetmezdi ümidi...

Çöle götürülüp bırakıldığındaki teslimiyeti...

Hz. İbrahim’e sorar “Bunu sana ALLAH mı söyledi?”

“Eğer ALLAH’sa bizi zayi etmeyecek.” ti dudaklarından dökülen cümlesi.

Emin olunacak Tek ve gerçek yerdeydi beklentisi.

Ümitli ve emin Hacer’in ne olacaktı tepkisi?

Yerinde durup bekleyecek miydi bebeğine suyun gelmesini?

Durmadı tabi ki, o anda neydi oluşturacağı sebebi?

İki tepe arasında koşmakla gösterdi ümidinin samimiyetini.

Bu ümidiyle hak etti, İsmail’in ayağının altında çıkan zemzemi.

Her şeyin sahibi olandan ümit kesen ancak O’nu inkar edenlerdi.

O sana darılmadı veya küsmedi.

Kıtlıkta ölçülecek verdiğin tepki.

O verecek, sen sebep oluştur yeter ki...

Nereye kadar ümidin Hacervari?

Dükkânın önünden geçmezken bir müşteri,

İş başvurularına dönmezken şirketin insan kaynakları birimi,

“Çocuğun olması bir mucize!” derken hekimi...

Sen gözünün o anda görmediğine bakıp, kesecek misin ümidi?

Yoksa şu sorularla tazelemeye ne dersin ümidi?

Seni yetim gibi hissettiğin zamanda bulup barındıran KİM’di?

Seni ne yapacağını bilemez halde şaşırmışken bulup doğru yolu gösteren KİM’di?

Seni muhtaç olduğun konuda ihtiyacı görüp zengin eden KİM’di?

O halde O’ndan ümidi kesmek ne büyük nankörlük değil miydi?

RAB bin her zorlukla beraber bir kolaylık verendi.

Mutlaka RAB bin her zorlukla beraber bir kolaylık verendi.

O halde sen de kırma ümidini, kesme hareketini.

Tıpkı Hacer gibi...


Başarı Psikolojisi hakkında


Yorumlar

Yasemin Demirağ dedi ki…
Allah tan asla ümit kesmeyenlerden oluruz İNŞALLAH 🌸🤲
Yasemin Demirağ dedi ki…
Allah tan ümit kesmeyenlerden oluruz İNŞALLAH 🌸🤲
GNS dedi ki…
Ne güzel bir konu
Ne güzel anlatim
kaleminize sağlık