Bir Yerden Başlamak Lazım
Bugün bu kadar küçük bir şey için üzülmeyeceğim. Sadece düşünüp ders çıkaracağım. Çünkü her zamanki gibi hata bende. Yapmamam gereken bir şey yaptım. Hep aklımdaydı aslında. Ama geçen hafta karşıma çıktı. İnternette gezerken bir anda reklamını gördüm ve aldım. Alırken de epeyce heyecanlandım. Ne yapayım bende insanım. Seviyorum evimi mis gibi beyaz sabun kokusu ile süslemeyi.
Ama
işte bazen sırf bu hazzı yaşamak için aşırıya kaçıyorum. Şimdiye kadar
bir sürü hata yaptım. Ama bugün yaptığım hakikaten zarar verdi. Benim yüzümden
bozuldu. Elektrik süpürgem, daha bir odayı bile tam süpürememişken, hatamın
kurbanı oldu.
Uzun
siyah kablosuyla öylece karşımda duruyor. Etrafından köpükler çıkıyor. Parkeler
sırılsıklam oldu. Ve ben yerde oturdum yüzümü ellerimin içinde saklayıp onun
köpürmesini seyrediyorum.
Hani
bilirsiniz, şu su hazneli olan süpürgeler var ya, işte onlardan. Normalde bir
amacı var bu süpürgelerin. Tüm kiri, tozu, su haznesine toplamak ve dışarı
verdiği havayı minimum tozla iletmek. Ama ben bugün yaratılış amacına aykırı
bir şey ekledim. İnternetten aldığım likit parfümü, su haznesine bolca
karıştırdım. Miktarda da aşırılığa gittim tabi. Niyetim evi süpürürken bir
yandan ortalık güzel koksundu. Ama niyetim iyi de olsa amaca uyumsuz
karşım zarar veriyordu.
Makine çalışmaya başlayınca hortumdan gelen tazyikli hava ile haznedeki su çalkalanmaya başlıyor. Elbette bu tamamen doğasına uygun olan bir hareket. Bir deniz, bir göl ya da bir su birikintisi, ona etki eden rüzgara göre hareket eder. Bir devinim bir dalgalanma ortaya çıkar. Lavabonun içindeki bulaşık leğeninde bile böyledir. İçine deterjan koyarız ve elimizle sahte bir rüzgar etkisi yapıp hareket başlatırız. Deterjan olduğu için köpürür su. Tamda böyle oldu. Hazneye koyduğum likit parfüm o hareketin etkisiyle köpürdü. Makinadan önce bir boğulma sesi geldi. Sonra köpükler motora kadar yükseldi. Ve hakikaten makinayı boğup bozdu. Ve ben sadece seyrettim.
Yaşamın
içerisinde her şey böyle değil miydi zaten?
Canlı
ya da cansız ne varsa kendi hareketine uyumsuz bir şey ile birleştiğinde
bozuluyordu. O şey ilk var olduğu anda ki saflığını kaybediyordu. Her bir
varlık için, hayatın kendisinin verdiği bir yön, bir hareket, bir hedef ve
hepsinin toplamı amaç vardı. Suya çamur karıştığında bulanıyordu. Ağaçtan
toplanmamış meyve, toprağa düşünce çürüyordu. Zararlı şeyleri yiyen, zararlı
şeyleri içen bozuluyordu. Sadece içini değil, gün geçtikçe dış yüzeyini de
değiştiriyordu. Ve her bozulan şey yanındakini de bozuyordu. Hani derler ya
üzüm üzüme baka baka kararır diye, hakikaten öyle simsiyah oluyordu. Çürümenin
yasasıydı bu. Şeker dişi bozuyor, bozuk diş ise yanında ki diğer dişleri bozuyordu.
Aldatan sadece aldatmıyor, aldanıyor ve aldatmaya sevk ediyordu. Yalan söyleyen
sadece yalan söylemiyor, yalana teşvik de ediyordu. İnsan, amacını kaybedip savrulduğunda,
insan olmaktan çıkıyordu.
Süpürge
de bile böyleydi. Tüm amacı tozu çekmek olana başka bir amaç ekleyince
çalışmaz oluyordu. O zaman tekrar düzelmek için ne yapmak gerekiyordu?
Arınmak...
Kirleten
her şeyden arınmak. Büyük bedel, gözümü de korkutuyor aslında. Ama başka
seçenek de bulamıyorum.
Makinanın
su haznesini temizleyerek başlayabilirim. İyice yıkarsam onu bozan şeylerden
arındırabilirim.
Evimi,
giysilerimi arındırdığım gibi, bedenimi arındırabilirim. Temiz yiyip, temiz
içebilirim.
Amacıma
giden yolda ki her ters seçim aslında yük oluyor. Ve ne tuhaftır ki insan
bilinçli seçimlerle bu yükleri kendine pranga yapıyor. Daha fazla beğenilmek
için aldığım kıyafetler, ayakkabılar bana yük değil de ne? Kabul görmek için
yanında gezdiklerim beni nereye götürdü?
Ama
ayak bileklerimde daha fazla ağırlık istemiyorum. Kamburumu çıkarıp beni çirkinleştiren
eşyalar istemiyorum.
Kendimi
silkelemek istiyorum, tıpkı balkondan silkelenmiş masa örtüsü gibi, üzerimdeki
kırıntıları atmak istiyorum. Çünkü hayat beni silkelemeden bu bedeli
ödemek istiyorum.
Boynuma
astığım israflardan başlamak istiyorum. İhtiyacım olmayan bir şeyi
sadece tüketmem değil, ihtiyacı olanın tüketmesine engel olmak da
istemiyorum.
Amaca uyumsuz olan soyut ve somut
olan her şeyden kurtularak arınmak istiyorum.
Arınmak,
saflaşmak ve amacıma uygun yaşamayı diliyorum. Elimi açıp avuç içlerime
koyduklarıma bakıyorum. Ümidim var, desteğini esirgemeyeceğini biliyorum.
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Çok teşekkürler
Ne güzel bir örneklendirme olmuş:) gerçekten ihtiyacımız olan bir şey bu…
Umarım herpimiz amacımıza yönelik alım satımlar ilişkiler kurarız.
Selamlar..
Emeğinize sağlık��
Kaleminize sağlık…
Çok güzel yazı olmuş ellerinize sağlık 💐