Gerçekten Mutluluk Neydi?
Zaman nasıl da su gibi akmıştı. 20’li yaşlar, 30’lu yaşlar derken 40 yaşına da gelmişti. Her yaşında hayatında
hep hedefleri olmuştu. 20’li yaşlarında kariyer peşinden koşacak, yükselecekti.
30’larında da evlenecek ve maksimum iki çocuk sahibi olacaktı. Biri kız, biri
erkek olursa her şey ne kadar da tamamlanmış olacaktı. Planlar hazırdı fakat
hayat onun beklentilerine göre şekillenmemişti. İstediği gibi bir kariyere
sahip olamadığı gibi evlilikle ilgili umutları da suya düşmüştü. Ona göre
“İnsan evlenerek mutlu olur, bekâr kaldığında da mutsuz olurdu.” Ama aslında
sadece gerçek olmayana inanmıştı.
Pembe hayallerinin yerini 40’lı
yaşları ile birlikte artık kara bir karamsarlık almıştı. Yaşıtları eşleri ile gezerken,
dertleşirken, sohbet ederken o tek başına kalacaktı. Çocukları ile gezmeye
çıkmış ailelerin arasında gülümsemeye çalışacaktı. Belki de tek başına bu
hayattan göç edecekti.
İnsanoğlu kendi kendisini
mutlu etmekte de mutsuz etmekte ne çok başarılıydı. Aslında Figen’in inandığı
şey gerçeği olmuştu. Mutlu olamayacağını sanıyordu çünkü evlenmeden mutlu
olamayacağına inanmıştı. Bekâr insanlara üzülerek bakıyor, evli insanlara ise hayranlık
duyuyordu. Oysaki gerçek zannettiğinden farklıydı.
Öyle evliler vardı ki boşanabilmek
için her yolu deneyebilen. Figen’in ise o kadar yoğun evlenme isteği vardı ki
gerçekleri algılayabilmesi çok zordu. Aslında gerçeği algılayabilmek için hem
güce hem de cesarete ihtiyacı vardı.
İnsan nasıl gerçeği
algılayacak gücü kazanabilir?
Gerçekten ne zaman cesur
insan olabilirdi Figen?
Akşam yastığa başını
koyduğunda bir hüzün sardı yine. Bir yazı okumuştu, onu düşünüyordu aslında.
“Tek Olmak Yalnız Olmak Değildir Oysa!”
Ne demekti? Derin bir
yerlerde algılaması gereken bir şey var gibiydi.
Yalnız kalmak, zannettiği
gibi yanında somut olarak birisinin olmayışı mıydı? Oysa bazı evli arkadaşları
da şikâyet ediyorlardı yalnız kalmaktan. Evli ve eşi olan birisinin de
yalnızlıktan şikâyet edebildiğini fark etti. Çocukları olan bazı anneler de şikâyet
edebiliyordu yalnız kalmaktan.
Neydi yalnız kalmak veya tek
kalmak?
İnsan tek başına iken mutlu olabilir miydi?
Gerçekten bekârlık hayatta en
çok üzülmesi gereken şey miydi?
Mutsuzluğunun ana kaynağı ne
olabilirdi?
Evlilik mi mutluluk
getirebilecekti?
Kime göre böyle bir zanna
varmıştı?
Dizilere göre miydi yaptığı
kıyas?
Eskiden anlatılan hikâyelere
göre mi?
Anne babasının fikrine göre
mi?
İnsanoğlu hep kendisini
diğeri ile kıyaslaya kıyaslaya kendisini çıkılmaz bir bataklığa doğru
itebiliyor. Dizilerde yaşayanlar hep zengin, evli, çocuklu ve mutlu görüyor. Hikâyeler
de hep evlilik ve mutlulukla bitince mutluluğu öyle bir şey zannedebiliyor.
Anne babasına göre ise hayatın kanunu evlenmekti.
Peki, evlilikte kimi referans almalıydı?
Bu kadar karışık bilgiler
arasında gerçeği nasıl bulabilirdi? Her zaman onda olmayan bir şeyler
başkasında olacakken nasıl mutlu olunabilirdi?
Sonra düşündü, kendisinde
olan şeyler de başka birilerinde yoktu… Kıyaslayarak mutlu olmaya çalıştığını
fark etti. Aslında herkesin ulaştığı sonuca bakmak yerine kendi sonuçlarına
bakmalıydı. Dününe göre nerede olduğuna odaklanması gerektiğini düşündü.
Başkası ile kıyaslamaya devam
ettiği sürece evlense de mutlu olmak mümkün değildi.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki, “Bir sonuç mu
istiyorsun o zaman kendi kontrolünde yapabileceğin sebeplerine bak. “
Bekâr ya da evli iken mutlu
olmak kişinin kendi elindeydi.
Düşündü ve aklına bazı
sorular geldi…
İnsan nasıl duygusal olarak
daha güçlü olabilir?
Nasıl hayatta mutlu olacağı
hedefler koyabilir?
Yalnız kalmaktan korktuğu
için değil, tek başına kalmaya da cesareti varken seçim yapmak daha iyiydi.
Doğru kişiyle doğru zamanda
evlenmeye karar verebilecek bir insana nasıl dönüşebilir?
Soru varsa cevap da var ve
her sorunun cevabı da mutlaka olur. Her kilidin bir anahtarı olduğu gibi her
derdin de bir dermanı var…
“Boş ver gitsin” demek
değildi cevap…
Ya arkadaşlarına devamlı
derdini anlatmak, ya da soruyu görmezden gelmek…
Ya da anlık yalnızlığını
giderecek eğlenceli ama anlamsız insanlarla takılmak…
Aslında cevap, yüreğinin
tatmin olacağı hayatında kendine çok daha anlamlı hedefler koyabilmesiydi. Ümidini
kestiği değil, hayata daha ümitle mutlulukla bakabildiği bir amacı olmalıydı.
Sadece bu cevapları
duyabilmeye hazır olmak gerekiyor.
Gerçekleri duyacak kadar
yüreğini açabilmeye hazır olmak gerekiyor. Belki de tek bir tıkla açtığı bu
site gibi, katıldığı tek bir eğitimle adım adım yaklaşacağı bir yolculuk
bekliyordu onu.
İlişkilerde ustalık eğitimi...
Yorumlar
Doğru kişiyle doğru zamanda evlenmeye karar verebilecek bir insana nasıl dönüşebilir?
Bu kısımlara bekarların gerçekten ihtiyacı var elinize sağlık
ALLAH razı olsun