Tuzun Suda Eridiği Gibi Eridi...
Oğlu uzun süredir birlikte olduğu kız arkadaşından ayrılmak istediğini anlatıyordu.
"Kıskançlık krizlerine dayanamıyorum artık" diyordu.
"Instagram'da kimle yazıştın? Kimle mesajlaştın?" sorularından bunalmıştı. Giderek ona benzemeye başladığından söz ediyordu. Bu yüzden de kendisinden nefret eder hale gelmişti.
“Anlamıyorum ne olduğunu ama paylaşılacak hiçbir heyecan kalmadı sanki" diyordu. Tüketerek başlamayan ve tükenmekten kurtulabilmiş bir şey var mıydı ki?
Öyle bir zaman ki yaşanan, gençlerin ellerinden mutlulukları göz göre göre alınıyor adeta. Sahte dünyadakilerle sohbet etmekten gerçek dünyadakilerle sohbet etmeyi unuttular. Eski zamanların gaz lambası aydınlığında evlerinin duvarlarında kendi ellerinin gölgeleriyle eylenenirlerdi çocuklar. Onun yerini başka insanların garip videolarını izleyerek eğlenen çocuklar aldılar!
Çocukların bu hallerinden, yaşanan ebeveyn çocuk ilişkilerinin problemlerinden konuşulurken bir gün, “bu sahteliğe düşkünlük bir moda. 80'lerde bizim saçlarımıza perma yaptırmamız ya da çay partileri yapmamız gibi bir şey” demişti arkadaşım! "Bu zamanın modası da bu. Bu da geçecek” diyordu.
Bu bir moda mı gerçekten?
O yıllarda yine de yaptığımız her şeyde özne ya kendimiz ya da tanıdığımız biriydi. Şimdi ise yüzlerini dahi görmedikleri insanlarla kolayca yazıştıkları, hızla başlayıp hızla biten ilişkileri vardı. Sanal oyunlarla eğleniyor ve o oyunlarda kariyer yapıp para kazanabiliyorlar. O kadar masum ilerlemiyordu hiçbir şey sanki! Bir organları gibi onsuz yaşayamadıkları telefonları her şeyden ve herkesten kıymetli olmuştu! Sunduğu imkanlarla zamanın israfını önlüyordu bazı konularda. Biz 80'lerde elektrik, su parası ödemek için saatlerce kuyruk beklerdik. Yarım gün harcardık. Şimdi bunlar kolaydı.
Her avantajın bir dezavantajı vardı tabii ama dezavantaj kısmı biraz daha ağırdı sanki bu yeni oyuncağın! Sanal market, sanal alışveriş derken insansız oluyormuş algısı en korkunç dezavantaj şeklinde karşımıza çıktı. O zaman sevgililik de sanal başlayabilirdi!
Kalabalık sanallıkların yalnız gençleri oturdu okul sıralarına. Öğrenmek zorlaştı kara tahtalar ve tebeşirle. Öğretmenler gerçek kişilerdi ve sanal arkadaşlar gibi istedikleri zaman açıp konuştukları ya da konuşmadıkları bir ilişki yoktu aralarında ve buna katlanmak çok zordu. Kıyafet yönetmeliği, sınav yönetmeliği, disiplin kuralları da neydi? Çok şey istiyordu bu gerçek hayat. Oysa karınları acıkınca yemeği eve 'getir' getiriyordu. Alışveriş sanal mağazalardan yapılıyordu evden dahi çıkmadan. Neden yorulup okula gitsinler ve öğretmen derdi çeksinlerdi ki? O da sanalda yapılabilirdi! Sosyal medyanın binlerce 'like' lı sosyal çocukları gerçeğin asosyalleri olup çıktılar!
Şimdi nasıl anlatırsın hayatın sırrı bedel diye?
Bedel ödemediğin hiçbir şey gerçek mutluluk vermeyecek diye! Ayağına hazır gelen sanal market kolayca ulaştırıyor sabah gevreğini. Oysa sabah çıkıp biraz yürüsen, mahalle fırınından yapsan alış verişini. Selam versen etrafındakilere, selam alsan günün güzelleşecek..
Oluşturduğun her sebebin sonucunu yaşarsın!
Çevrene bak, fayda vermeyen bir canlı göremezsin. Faydalı ol oğlum işinde, evinde, arkadaşlarınla, eşinle ilişkinde. Gelecekteki eşini seçerken bakman gereken kriterlerin başında fayda var. Birini sadece güzel ya da farklı diye seçersen yanılırsın! Gerçeğin gücünü, etkisini sahtelikte bulamayacaksın be oğlum. Hani dedin ya "Git gide ona benziyorum" diye.
İnsan değiştirmek istediğine benzer!
Moda değil bu yaşananlar. Modanın etkisi kısa sürer ve geçer. Yaşadığımız sahteliklerin etkisi çok büyük. Her şeyimiz değişiyor, tüm değerlerimiz ve tüm algılarımız. Gerçek basit ve anlaşılır oysa! Bir selamın çok büyük karşılığı var mesela! Selam ver oğlum gerçeğe! Bak yolun nasıl aydınlanacak.
Yorumlar
Ellerinize sağlık
Ne hoş bir yazı. Umarım buradaki anlatılanlardan bir parça da cebimize koyabiliriz.