Şimdiki Aklım Olsaydı...

Şimdiki Aklım Olsaydı...

Beyaz tenli, ela gözlü, güzel mi güzel komşunun kızı, apartmanın giriş merdivenlerinde oturmuş düşünüyordu. O kadar üzgün görünüyordu ki insanın sessiz kalmaya dayanması mümkün değildi. 

Keşke...

Selamlaştıktan sonra;"Hayırdır ne oldu sana böyle, bülbül gibi şakırdın, şimdi dut mu yedin?" diyerek güldürmeye çalıştım ama çok da işe yaradığı söylenemez.

Dudağının kenarında donuk bir tebessümle karşılık verdi. Canı bayağı sıkılmış görünüyordu. Biraz konuşturma çabasından sonra laf lafı açtı ve canını sıkan konuyu anlatmaya başladı.
"Şimdiki aklım olsaydı daha çok çalışırdım. Bu yıl liseye başladım. Önceki notlarım ve sınav sonuçlarım çok kötü olunca sadece bu lise kabul etti beni. Okul evden çok uzakta ve arkadaşlarımın hiçbiri orada değil. Sınıfımdaki öğrencilerin hepsi yaramaz ve tembel. İşleri güçleri dersi kaynatmak. Dolayısıyla ben ders çalışamıyorum. Bu durumda iyi bir üniversite kazanamam ve yapmak istediklerimi de yapamam. İşte bunun için üzgünüm. Keşke orta okulda daha çok çalışsaydım. Çok iyi öğretmenlerim vardı ve arkadaşlarım çalışma grupları kurmuştu. Hiçbirine katılmadım. Ben gezmeyi daha çok seviyorum onlar hep ders, hep ders çalışıyorlardı."
 
Merakla sordum; "Gerçekten hep ders mi çalıştılar, hiç eğlenmediler mi?"
 
"Yok aslında tam da öyle değil. Ben de ona üzülüyorum. Onlar hem eğlenip hem ders çalıştılar, bense daha vakit var nasılsa, çalışırım dedim. Bir de ben zaten çok zekiyim. Geç başlasam da onlara yetişirim diye düşündüm. Nasıl oldu da çalışmaya bir türlü başlayamadım hala anlayamıyorum. Bir baktım ki sınav zamanı gelmiş."

Önce kendine fayda vermek... 

Kızımız zeki olmasına zeki görünse de, zekasını kendi hayrına kullanamamıştı sanki. Merak ettim; "Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?" diye sordum.
"Hiçbir şey yapamam bu okulda. Bu okul çok sıkıcı, hiç eğlenceli değil."
"Yapmak istediğim şeyler var demiştin, onlar ne olacak peki?"
"Evet, öğretmen olmak istiyorum. Çalışırım daha önümde 4 sene var."
 
Tarih tekerrürden ibaret derlerdi. Genç kızımız da hatasını tekrar edecekti. Sordum; "Şimdiki aklım olsaydı demiştin. Üniversite sınavından sonra da 'şimdiki aklım olsaydı' dememek için, şimdiden bir şeyler yapmak gerekmez mi?" dedim.
 
"Ne demek istiyorsun, 4 sene boyunca ders mi çalışayım yani?" dedi, kendini haklı bularak.
 
Tahmin edeceğiniz üzere beni görünce artık köşe bucak kaçıyor. Çünkü; seçimlerimizin sonuçları olduğu gerçeğini anlamasını sağlamış olabilirim. Bu gerçeği göz ardı etmek zor. Beni görmek ona bu gerçeği hatırlatıyor olmalı. 
Deneyimsel Tasarım Öğretisi derki; İnsan gerçeği duyar ama egosuyla reddeder. Kabullenmek istemez, yüzleşmek acı verir.

Gerçeklerden nereye kadar kaçabilir insan?

Hepimiz böyle değil miyiz? Gerçeği çok da görmek istemiyoruz, bildiğimiz halde. Kimsenin bize bir şey kanıtlamasına ihtiyaç da yok aslında! 
Zaman zaman yaşadıklarımızı değerlendirirken;
 "Şimdiki aklım olsaydı bu yoldan gitmezdim."
 "Böyle davranmazdım."
 "Evlenmeden önce biraz daha araştırsaydım keşke."
 "Boşanmadan önce biraz daha sabır etseydim."
 "İş yerinde biraz daha dikkatli çalışsaydım." deriz.
 
Kayıplardan sonra da; 
"Keşke onu kaybetmeden önce daha iyi davransaydım" deriz ve bu keşkelerin sonu gelmez.
Bunları fark ediyor olmak güzel de, zamanı geri döndüremeyiz ki! Mesele şimdi ne yapmamız gerektiğine karar verebilmek. Bu gerçekleri fark ettikten sonra ne yapabilirim?
Yarın "şimdiki aklım olsaydı" ya da "keşke" dememek için, insanın bugün ne yaptığının farkına varması güzel olmaz mı? İnsanoğlu gerçeği, olay olup bittikten sonra fark ediyor yazık ki! Çünkü olay sırasında;
  • Çok üzgün, 
  • Çok kızgın, 
  • Çok mutlu, 
  • Çok başarılı...
Veya çok başka bir şeyler oluyor. Süreçte bu kadar "çok" varken nasıl sakin olup gerçekte neler olduğuna bakabilir ki? Öyle değil mi?

"Şimdiki aklım olsaydı" dememek için, şimdiki aklımı nasıl kullanıyorum?

  • Neyi, neden ve nasıl yaptığımı değerlendirecek kadar kendimi tanıyor muyum?
  • Kendimi tanımak için ne yapıyorum? Kendime soru soruyor muyum?
Dönüş için, giderken sarf ettiğinden daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini, keşke gençken bilse insan. Dönüş yolu gidiş yolundan daha zahmetli... 
Şimdiki aklım olsaydı, giderken çok düşünür, test eder, araştırır, "hayat bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor" derdim. "Dur! Gittiğin yön doğru yön değil!" diyenleri duyardım.

Şimdi de anlatılmak istenenleri görmek, duymak, hissetmek dileğiyle…

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Ne acı insanın kendine gücünün yetmeyişi. Çözüm de elimizde aslında :))
Adsız dedi ki…
Hayatta keşkelerim çok olmuş olabilir, şu an çok mühim bir iyikim var. Deneyimsel öğreti ile ilgili uzayıp giden bir iyi ki listesi…
Betül dedi ki…
Emeklerinize sağlık...
Adsız dedi ki…
Duyabilen ,farkedebilenlerden olmak duasıyla …