Süre Bitti Kalemleri Bırakın!
Adı konulmamış olsa da her şeyin bir süresi var aslında. Doğumla ölüm arasında yaşadıklarımızın süresi var mesela. Nedir bu süre, hiç detaylı düşündük mü? Süre, kısıtlanmış zamandır.
LGS (Liseye Geçiş Sistemi) yada YKS (Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı) gibi resmi sınavlarda süre verirler. Süre bitince de; "Kalemleri bırakın!" derler. Kalemi bırakırız. Nedense sadece sınav da bu kurala uyarız. Günlük hayatta da süremizin bittiği oluyor mu? Burada da süre bitince kalemleri bırakabiliyor muyuz?
- Bir bebeğin acıkma süresi,
- İşteyken toplantı süresi,
- Okuldayken sınav süresi,
- Ödev/proje teslim süresi,
- Ya da bir düğünün süresi,
- Tatil süresi,
- Uyku süresi ortalama bellidir.
Bir de bu süreye uymak diye bir mesele vardır.
Bize verilen sürede bizden isteneni, bekleneni yapıyor muyuz?
Ya da bizim kendimize koyduğumuz hedeflerde
istediğimizi, bu süre içinde yapmak. Yapabiliyor muyuz bunu gerçekten? Kaç kişi
diyebilir acaba; “Ben verilen süreye uyarım” diye? Oysa genelde duyulan cümleler şunlardır:
Sınavdayız;
- “Hocam nolur 5 dakika daha verin, son sorudayım.”
- “Hocam 3 gün daha uzatın lütfen teslim tarihini.”
İşteyiz;
- “Toplantıyı yarım saat daha uzatıyoruz. Yarına ek toplantı koyuyoruz.”
- “Müşteriye projenin yetişmediğini, 1 hafta daha uzayacağını anlatmamız gerekiyor.”
Düğünümüz var;
- “Gelinle damat 7’de değil 8’de çıkacak, hazırlıklar henüz tamamlanmadı.”
- “Kuaföre sabah 6’da çıkalım demiştik, 7’oldu. Nikaha yetişmeyecek...”
Arkadaşla buluşurken;
- “Canım yarım saat daha beklesen. Yoldayım, geliyorum.”
- “Borcumu bu hafta ödeyeceğimi söylemiştim ama 2 ay daha uzatabilir miyiz?”
Sabah işe gitmeden önce;
- “Alarmı 5 dk daha erteledim, kalkıyorum birazdan!”
- "Azcık uyusam, geç kalırsam da taksi tutarım..."
Kişisel hedeflerimizde;
- “Bu hafta bu kitabı bitirme hedefim vardı ama... Neyse 3 gün daha uzatayım hedefimi” diyoruz.
Süreye uyumlanmak için ille de,
Başımızda bir denetmen,
Kalemi elimizden alacak güçte biri mi olması gerekir?
Hemen hemen her şeyde ek süre istemek bizi daha başarılı yapmıyor aslında.
Marifet o süre içinde yapabildiklerimizde...
İnsan neden süreye uyumlanamaz?
- Erteleme alışkanlığı
"Sonra yaparım" demekle işlerimiz kolaylaştı mı hiç?
Aslında zor geldiği için ertelenen şeyler zaman geçince yapması daha da zor bir hale geliyor. Yapması zorlaştıkça süreyi uzatmak isteği doğuyor. Azar azar ama ertelemeden yapmak marifet. Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Ertelenen her şey büyür.” O problemden kaçamayız. Ya da şimdi bu haliyle çözeriz ya da ileride büyümüş haliyle başa çıkmak zorunda kalırız.
2. Mükemmel yapma isteği
Proje ödevini daha güzel yapmak için ek süreye ihtiyaç duyanlar,
Misafir saat 8’de gelecek ama sofrası daha mükemmel olsun, bir çeşit daha fazla yapayım diyenler,
Bir iki saat sofrada misafirini bekletenler…
Mükemmel olma isteği, hep olma meylini içinde barındırıyor. Oysa insan hata yapabilen, eksiklikleri olan bir varlık. Zıddında da istediğinde ve gerekli bedeli ödediğinde çok başarılı işler çıkarabilen bir varlık. Yani mükemmel değil. Elinden gelenin en iyisini verilen sürede yapabilmek asıl marifet.
3.Bulunduğu yerde olmamak
Toplantıdayken kişisel mesajlarına bakanlar,
Mesai saatinde alışveriş sitesinde gezinenler,
Ailesiyle yemek sofrasındayken video izleyenler,
Herkes sohbet ederken televizyona bakanlar,
Tatilde iş ile ilgili telefon görüşmesi yapanlar,
Çocuğuyla oynarken, eşi ona bir şey anlatırken; yarınki
toplantıyı düşünenler,
Dersteyken uyuyanlar,
Uyku vakti gelince ders çalışanlar…
"Neredeysen orada olmak" aslında birçok süreye uyumlanmayı sağlar. Aksi taktirde mesai saatinde tatil yeri bakınca, tatildeyken de iş konuşmayı normalleştirebiliyoruz. Bu sefer süreler yetmez oluyor. Toplantılar uzuyor, yemekler yetişmez oluyor.
- Toplantı mı? Yapabildiğimizin en verimlisinden.
- Çocuğumla oyun mu? Yapabildiğimizin en eğlencelisinden.
- Misafirlikte sohbet mi? Yapabildiğimizin en keyiflisinden.
- Müşteriye sunum mu? Yapabildiğimizin en başarılısından.
Olduğumuz yere, duruma uyumlanabilirsek süre de yeter hale geliyor. Yani bulunduğun yerin hakkını verebilmek marifet.
4.Yanlış hedefler belirlemek
Çok mu işimiz var?
Yetişmiyor mu hiçbir şey?
O zaman doğru uygulanabilir
hedefler koymuyor olabiliriz. Hedeflerimizi tekrar gözden geçirmekte fayda var.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi Başarı Psikolojisi programında hedefin uygulanabilir olmasından bahsedilir.
Uygulanabilir hedef koymak için de bazı şeyleri doğru algılamak, analiz etmek gerekir.
Ben kimim, bulunduğum ortam neresi, şu an bulunduğum durum nedir?
Tatildeyken koyacağım hedef farklıdır, fazla mesaili çalıştığım zaman koyacağım hedef farklıdır. Bekarken rahatlıkla yaptığım hedefi evlendikten sonra biraz farklılaştırmam gerekebilir.
1. Sınıftaki hedefim farklıdır, son sınıftaki hedefim farklıdır.
Sabah koyacağım hedefler farklıdır, akşam koyacağım hedefler farklıdır.
Yani süreye uyumlanmak için koyduğun hedefi yapmak da yapamayacağın hedefi koymamak da marifettir.
Ve daha birçok sebepten süreyle ilgili meseleyi çözemiyor olabiliriz.
Ek süre her zaman var mı?
Peki… Ya bir gün kalemleri bırakmaktan daha da ötesinde her şeyi bırakmak gerekirse?
Bu dünyadaki tüm süreler biterse,
O zaman da ek süre isteyebilecek miyiz?
Erteleyebilecek miyiz?
- Ben neredeysem orada olabiliyorsam,
- Verilen süreyi okulda, işte, evde, ailemde, ilişkilerimde iyi kullanabiliyorsam,
- O süre içinde mükemmeli değil de, elimden gelenin en iyisini yapmayı, kendime ilke edindiysem,
- Mutlu ve başarılı olmak için doğru hedefler koyabiliyorsam,
- Ve hedeflerimi ertelemiyorsam, ek sürelere somutta pek de ihtiyacım kalmıyor.
Her somut davranışın, soyutta da bir karşılığı olur. Süreye uyumlanmak ve somutta bunu yapabilmek önemli. Çünkü soyutta da karşılığı olacaktır.
Küçük sürelerde
bunu başarabilirsek, en son süre bitimine kadar, zaten birçok şeyi yapmış olacağız.
O zaman tüm süreler bittiğinde, ek süreye ihtiyacımız da kalmayacak.
Ek süreye ihtiyaç duymadan, bir yaşam geçirmeniz dileğiyle…
Yorumlar
Kaleminize saglik