Bir ömür böyle geçti...
Oyalanmalar peşinde, bir ömür geldi geçti,Ne gözler gördü gerçeği, ne de kulaklar duydu,
Ne de kalp hissetti…
Ne gece kaldı ne gündüz.
Akılda deli sorular kaldı.
Gönül de alıp başını gitti.
Şimdi utansa,
Şimdi pişman olsa da,
Sonraya bir şey bırakmasa…
Göz kapansa, zihin dursa, gelse tek tek cevaplar, görünse kalbin kapılarında.
Bugün de hazıra konsa,
Bir tik atsa tüm sorulara,
Yanıtları kendisi bulmuşcasına…
Umut dünyası değil mi?
Keşke öyle olsa…
Ama ödenecek sıkı bedeller
var sırada,
Doğru sanılan, yanlış kapılardan girilmiş yıllarca,
Yerle bir olmuş yaşantın, uçurumun kıyısında.
Tam düşecekken “Bir Şey” seni, tutmuş çekmiş sıkıca…
Ne ev kalmış ne bark, endişen yükselmiş boğazına,
Düşürmemiş boşluğa ve çekmiş kollarından,
“Geri dön! Hadi baştan başla!” demiş,
Cesaret vermiş dostça.
Neyse ki doğru kapıya çıkmak, sürmeyecek yıllarca,
Yeter ki geri dön, ısrar etme hatanda.
Yanlış zamanda yanlış mekanlar…
Yanlış masalarda yanlış cümleler...
Bakışlar başka, söz başka…
Yanlış ilişkiler, yanlış iletişimler…
Beklentili yaşamlar...
Hiç iletişim kurmadan, girilen ilişkiler…
İhtiyaç fazlası tüketimler…
Sonra hayal kırıklığıyla dolu hayatlar, üzeri çizilen insanlar...
O günün zevkleri, bugünün pişmanlıkları,
Akılda da deli sorular...
Yoksa en sevilen mi?
En sevdiğin seni en çok sever mi?
Dostun, dostun olması için,
O'nun da sana dost demesi gerekmez mi?
Dost nedir?
En yakın dostla her an konuşulur mu?
Her an gördüğün, en iyi dostun olur mu?
En çok dertleştiğin kim?
Her derdini dinleyen, dosttan başka olur mu?
Hep anlatır mısın gününü, dününü?
Bazen gün daha güzeldir, bazen gün daha hüzünlü…
Yaşadığın her anı, seni dinlediğine minnet duyarak paylaşır mısın O’nunla?
Yoksa öylesine konuşur gider misin yoluna?
Dost tanısın bilsin istenir.
Sen dostunu tanır mısın?
Dost anlasın, hoş görsün istenir.
Sen dostunu anlar mısın?
Dost görsün, duysun ama hesap sormasın…
Seni hep affetsin istersin,
Sen düşer kalkarsın,
Düşmen başkasından, kalkman kendi marifetinden sanırsın.
“İnsan hata yapar, pişman olur ya da asla pişman olmaz” dersin.
“Ben buyum” dersin ya da vicdanın sızlar, değişmek istersin.
Ama dost hep bağışlasın ve sıcacık kavrasın istersin.
Senin iyiliğini istesin, sırtını sıvazlasın, daha çok versin istersin.
Hiç kızmasın, küsmesin…
“Sen üzülme… Dur! Ben hallederim ” desin istersin.
Uzatsın sana bir zeytin dalı ya da arada bir tut, onun kurduğu o güçlü bağı.
Sen ne beyan edersen et, neyi algılarsan algıla,
İşine geleni aktar, gelmeyenden kaç istersin.
Sen git yüreğinin götürdüğü her yere,
Geri gel dilediğin zaman,
O orada dursun, sabırla seni beklesin istersin.
Sen en ufak bir arzun da, üç kuruşa sat dostluğunu,
O yine gülüp geçsin diye beklersin.
“Ne olacak, beşerdir şaşar” desin.
Sen bazen başkasını dost edinsen de,
Bazen de düşmanı dost edinsen de,
O yine sana her istediğini versin,
Her istediğini de yapsın dilersin.
Yoksa sözün selam, davranışın selam mı?
Dostun bağı, kalın urgandan gönül bağı mı?
Sen düğüm atsan, kuvvetin artar mı?
Kimle birleştin kime sardın bağını?
Kırdın mı yoksa şu hayattaki tek tutunacak dalını?
İrdeledin mi gerçekten, gerçeğe dönüp yüzünü?
Dost kim, düşman kim idrak ettin mi özünü?
Hiç kendine baktın mı yakınında kimler var?
İnsan “Kim Kimdir?” i en yakınından anlar.
Hayat bu…
İnsan tek gelir, tek gider…
Ama tek yürümez dönüş yolunda.
El ele, kol kola gider aslında,
El el ile,
Kol da kol ile ilişkide oysa…
Bir elin ihtiyacını gören, diğer el değil mi yoksa?
Sen düşmansan, dost sana dost kalır mı?
Peki, hiç düşündün mü dostum,
Göz kapansa, zihin dursa, gelse tek tek cevaplar, görünse kalbin kapılarında.
Bugün de hazıra konsa,
Bir tik atsa tüm sorulara,
Yanıtları kendisi bulmuşcasına…
Umut dünyası değil mi?
Keşke öyle olsa…
Doğru sanılan, yanlış kapılardan girilmiş yıllarca,
Yerle bir olmuş yaşantın, uçurumun kıyısında.
Tam düşecekken “Bir Şey” seni, tutmuş çekmiş sıkıca…
Ne ev kalmış ne bark, endişen yükselmiş boğazına,
Düşürmemiş boşluğa ve çekmiş kollarından,
“Geri dön! Hadi baştan başla!” demiş,
Cesaret vermiş dostça.
Ama hayat bu işte…
Öyle büyük, öyle adil ki, tahmininden de fazla.Neyse ki doğru kapıya çıkmak, sürmeyecek yıllarca,
Yeter ki geri dön, ısrar etme hatanda.
Yanlış zamanda yanlış mekanlar…
Yanlış masalarda yanlış cümleler...
Bakışlar başka, söz başka…
Yanlış ilişkiler, yanlış iletişimler…
Beklentili yaşamlar...
Hiç iletişim kurmadan, girilen ilişkiler…
İhtiyaç fazlası tüketimler…
Sonra hayal kırıklığıyla dolu hayatlar, üzeri çizilen insanlar...
O günün zevkleri, bugünün pişmanlıkları,
Akılda da deli sorular...
Dost kime denir?
En yakının, en sevdiğin mi?Yoksa en sevilen mi?
En sevdiğin seni en çok sever mi?
Dostun, dostun olması için,
O'nun da sana dost demesi gerekmez mi?
Dost nedir?
En yakın dostla her an konuşulur mu?
Her an gördüğün, en iyi dostun olur mu?
En çok dertleştiğin kim?
Her derdini dinleyen, dosttan başka olur mu?
Hep anlatır mısın gününü, dününü?
Bazen gün daha güzeldir, bazen gün daha hüzünlü…
Yaşadığın her anı, seni dinlediğine minnet duyarak paylaşır mısın O’nunla?
Yoksa öylesine konuşur gider misin yoluna?
Sen dostunu tanır mısın?
Dost anlasın, hoş görsün istenir.
Sen dostunu anlar mısın?
Dost görsün, duysun ama hesap sormasın…
Seni hep affetsin istersin,
Sen düşer kalkarsın,
Düşmen başkasından, kalkman kendi marifetinden sanırsın.
“İnsan hata yapar, pişman olur ya da asla pişman olmaz” dersin.
“Ben buyum” dersin ya da vicdanın sızlar, değişmek istersin.
Ama dost hep bağışlasın ve sıcacık kavrasın istersin.
Senin iyiliğini istesin, sırtını sıvazlasın, daha çok versin istersin.
Hiç kızmasın, küsmesin…
“Sen üzülme… Dur! Ben hallederim ” desin istersin.
Uzatsın sana bir zeytin dalı ya da arada bir tut, onun kurduğu o güçlü bağı.
Sen ne beyan edersen et, neyi algılarsan algıla,
İşine geleni aktar, gelmeyenden kaç istersin.
Sen git yüreğinin götürdüğü her yere,
Geri gel dilediğin zaman,
O orada dursun, sabırla seni beklesin istersin.
Sen en ufak bir arzun da, üç kuruşa sat dostluğunu,
O yine gülüp geçsin diye beklersin.
“Ne olacak, beşerdir şaşar” desin.
Sen bazen başkasını dost edinsen de,
Bazen de düşmanı dost edinsen de,
O yine sana her istediğini versin,
Her istediğini de yapsın dilersin.
İnsan dostuyla iletişimde kalır mı?
Bende ne var? Sende ne var? Dosta ihtiyacın bu kadar mı?Yoksa sözün selam, davranışın selam mı?
Dostun bağı, kalın urgandan gönül bağı mı?
Sen düğüm atsan, kuvvetin artar mı?
Kimle birleştin kime sardın bağını?
Kırdın mı yoksa şu hayattaki tek tutunacak dalını?
İrdeledin mi gerçekten, gerçeğe dönüp yüzünü?
Dost kim, düşman kim idrak ettin mi özünü?
Hiç kendine baktın mı yakınında kimler var?
İnsan “Kim Kimdir?” i en yakınından anlar.
Hayat bu…
İnsan tek gelir, tek gider…
Ama tek yürümez dönüş yolunda.
El el ile,
Kol da kol ile ilişkide oysa…
Bir elin ihtiyacını gören, diğer el değil mi yoksa?
Peki, hiç düşündün mü dostum,
Sen "gerçek dostuna" dost musun?
Sahteyi dost sandığında,
Sahteyi dost sandığında,
Esas kime düşman olursun?
İnsanoğlu: "Ben seni sevdim, sen de beni sev" der,
Yorumlar
Ne çok özen istiyor dostumuzla olan bağımız
Dilerim özenle kurup özenle koruyabiliriz