Bilmiyorlar

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

 BİLMİYORLAR

“Anne yukarı baksana, sanki yüzlerce yıldız kayıyor…”

Gökyüzünde nasıl da bir ışıltı vardı. Bütün yıldızlar yere inmek için yarışıyordu.

Yüzümde kocaman bir tebessümle gökyüzüne bakıyordum. Böyle bir şey olacağını nereden bilebilirdim? Nasıl tahmin edebilirdim, daha önce hiç görmemiştim ki? Okulda da anlatmamışlardı. Ayrıca ben henüz iki ay önce sekiz yaşıma basmıştım. Dedemin küçük kelebeği, anneannemin ise pamuğuydum. 

Annemle babamın birkaç gündür gergin olduğunu biliyordum.

“Nereye gideceğiz Seher? Evimizi, işimizi, ailemizi bırakıp nereye gideceğiz? Nasıl bırakacağız? Kime gideceğiz?”

Annemin neden gitmek istediğini anlamamıştım. Babamın sesinin neden bu kadar üzgün olduğunu da anlamamıştım.  Ama artık biliyordum…

Anneme seslenmem ile bana koşması bir oldu.

“Yere yat Necla” diye bağırdı, yüzünde korku vardı.

Büyükler de mi tıpkı bizim gibi korkarlardı?  Geçen yaz birlikte beğendiğimiz mor elbisesi ile üzerime yattı. Sarı çiçekleri olan elbisesi ile. Elimi saatlerce üstünde gezdirdiğim “Büyüyünce ben giyeceğim” dediğim elbisesiyle. Annemin ağırlığını üstümde hissediyor ama hala anlayamıyordum ta ki kulaklarım sağır olana dek.

Sadece bir patlama sesi değildi bu. Sanki kafamın içi sanki bedenim sanki dünya parçalara ayrılıyordu. Sanki kollarımı, bacaklarımı, kulaklarımı yerinden koparıyorlardı. Sanki bütün ışıkları, bütün renkleri, bütün sesleri, hatta kuş seslerini bile yok ediyorlardı. Üzerimdeki ağırlık artıyordu, nefesim daralıyordu. Annem ile yer arasında sıkışıp kalmıştım. Annem neden bu kadar ağırlaşıyordu? Seslenmek istiyordum ama ağzımın içi, burnum toprakla, tozla doluydu. Nefes almalıydım, nefes almalıydım.

“Anne?”

Gözlerimi açamıyordum ama annemin saçlarını yüzümde hissedebiliyordum.

“Anne, korkuyorum.”

Annem benimle konuşmuyordu ama ben annemin yanımda olmasıyla sakinleşiyordum.

“Anne ne oldu? Anne hemen babama gidelim.”

O kadar gürültüden sonra şu an her şey çok sessizdi. Sanki bütün dünya yok olmuştu, sadece annem ve ben vardık. Annem yanımdaydı ve ben çok yorgun hissediyordum. Göz kapaklarım ağırlaşıyor son kez annemin kollarında uykuya dalıyordum.

“Burada birileri var, gelin burada birileri var. Bir kız çocuğu ile bir kadın.”

Çok uzaktan sesler geliyordu, birileri bağırıyordu. Ambulans sesleri geliyordu. Birilerine bir şey mi olmuştu acaba? Neden bu kadar bağırıyordu insanlar? Neden ağlıyorlardı?

“Evet, evet bir kız çocuğu ile bir kadın, görebiliyorum. Kadın ölmüş, kadın ölmüş. Çocuk kımıldıyor, çocuğu altından kurtaralım.”

Üzerimdeki ağırlık hafifliyor, annem üzerimden kalkarken saçları yüzümde geziniyordu. Bir an göz göze geldik annemle. Bu onun ela gözlerini son görüşüm, ona son bakışımdı. Sonra tanımadığım adamlar annemi benden alıp götürdüler.

Artık okulum yoktu, alt kattaki arkadaşım Fatma yoktu. Dedem anneannem yoktu, bir evim yoktu. Ve annem… artık parmaklarımı doladığım siyah saçları yoktu. Mis gibi kokan elleri yoktu. Artık çocukluğum yoktu…

“Savaş”mış bunun adı. Yani bu gürültünün adı, büyükler öyle söylediler. Annelerin alıp götürülmesinin, çocukların toprağın altına gömülmesinin adı savaşmış. Gökyüzünü griye boyamanın, çiçekleri koparıp atmanın adı savaşmış.  

Ve sebebi de şuymuş: Başka insanlar benim salıncakta sallandığım parkı, benim gittiğim okulun bahçesini, benim evimi istiyorlarmış. Ve bunun için anneleri toprağın altına gömüyor, hırsızlık yapıyor, ağaçları yakıyorlarmış.

Ben bilmem, söyledim ya, ben daha çok küçüğüm, sekiz yaşıma henüz yeni bastım. Babamın cesur kızı, halamın umuduyum. Küçüğüm ama gördüklerimi size anlatabilirim.

Onlar ellerindeki boyalarla bizim yaşadığımız yerleri griye boyamaya çalışıyor biz ise peşlerinden gidip sarılara, kırmızılara, yeşillere boyuyoruz her yeri. Onlar gök yüzünü karartmak istiyor güneş ise maviye boğuyor yine kubbeyi. Onlar topraktaki çiçekleri koparıyor, çiçekler ise molozların arasından yine filizleniyor.

Onlar nerden bilsin ki tebessümün sarısını, sabahın turuncusunu, sarılmanın pembesini, gecenin mavisini…

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Bir şeye hâkim olmak istiyorsan, onun gerçeğini bilmelisin.”

Bilmiyorlar.

Onlar bizi toprağın altına gömdüklerini sanıyorlar, oysa tohum olduğumuzu bilmiyorlar…


Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir. 

"Hayatta hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"

Yahya Hamurcu




 

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Onlar ellerindeki boyalarla bizim yaşadığımız yerleri griye boyamaya çalışıyor biz ise peşlerinden gidip sarılara, kırmızılara, yeşillere boyuyoruz her yeri. Onlar gök yüzünü karartmak istiyor güneş ise maviye boğuyor yine kubbeyi. Onlar topraktaki çiçekleri koparıyor, çiçekler ise molozların arasından yine filizleniyor.

Onlar nerden bilsin ki tebessümün sarısını, sabahın turuncusunu, sarılmanın pembesini, gecenin mavisini…

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Bir şeye hâkim olmak istiyorsan, onun gerçeğini bilmelisin.”

Bilmiyorlar.

Onlar bizi toprağın altına gömdüklerini sanıyorlar, oysa tohum olduğumuzu bilmiyorlar…
Adsız dedi ki…
Yeryüzüne ekilen bunca tohumun birgun yeşermesi dileğiyle…
Ncy Bşl dedi ki…
Sahtelikter yerini gerçeklikler alsın...
Beyaza bürünsün kainat...
Görelim duyalım koklayalım tadına varalım
Hissedebilelim...
Anlayalım, gerçeği ve işaretlerini...
Adsız dedi ki…
Bir savaş gerçeği ne de güzel işlenmiş insanın ta yüreğinin içine doğu...
Kaleminize sağlık 🌹
Ayşe Budak dedi ki…
O tohumların fidana dönüp orman olacağı günler de gelir inşALLAH🍉 🫒🍋
E.U dedi ki…
“Onlar bizi toprağın altına gömdüklerini sanıyorlar, oysa tohum olduğumuzu bilmiyorlar…”

Bilmiyorlar ama elbet bilecekleri gün gelecek…
HRK dedi ki…
“Onlar bizi toprağın altına gömdüklerini sanıyorlar, oysa tohum olduğumuzu bilmiyorlar…”
Çok anlamlı bir yazı, teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık. 🌷
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık 🌹
Toprağın altındaki her tohum elbet zamanı gelince filizlenir…
Sibel bslgn dedi ki…
Çok anlamlı ve duygulu bir yazı. En kısa zamanda dilerim ki nehirden denize özgür Filistin insAllah 🤲🤲🤲🇯🇴🇯🇴🇯🇴
Teşekkürler kaleminize sağlık
🥀🌾🥀🌾🥀🌾