GÜLÜMSE ÇEKİYORUM!
O sabah biraz zor
kalktı yatağından Suna. Bir gün öncesinin koşturmacasından bu kadar yorulduğunu
fark edememişti. Son zamanlarda günler nasıl da yoğun geçiyordu. Telefonuna gelen
hatırlatıcıyla birlikte kalkıp hazırlanması gerektiğini düşündü. Pasaportunu
yenilemesi gerekiyordu ve o sabah randevusu vardı ama öncesinde işlemleri için
fotoğraf çektirecekti. Hazırlanırken bir taraftan kahvesini demliyor bir
taraftan da söyleniyordu. Hafta sonu çocuklar evde olunca ortalık çok
dağılmıştı. Ayağına takılan oyuncaklar, her odada oraya ait olmayan başka bir
eşya vardı. Dönünce toparlarım diye düşünüp termosuna kahvesini aldı ve yola
koyuldu. Hava biraz serin olmasına rağmen güneşliydi. Gökyüzü tüm maviliğiyle muazzam görünüyordu. Bu
yüzden yürüyerek gitmeye karar verdi. “Harekette bereket vardı, hem iyi
gelir” diye düşündü. Korna seslerinden fırsat kalırsa kuş seslerini de
duyabilirdi. Trafik ışıkları yanar yanmaz herkes kornaya basıyordu. İnsanların
saniyeleri bile beklemeye tahammülleri yok gibiydi. Sahi nedendi bu telaş ve
arkasındaki bu gerginlik?
Biraz yürüdükten
sonra fotoğrafçıya ulaştı. Aynaya baktı, üstünü başını düzeltti. “Hazırsanız
çekebiliriz.” dedi fotoğrafçı. “Biraz tebessüm edersek iyi olur. 3,2,1,çekiyorum…”
Biraz bekledikten
sonra fotoğrafları hazırdı, ücretini ödedi ve randevu yerine doğru yola
koyuldu. Yolda fotoğraflara bakarken gülümsemesine takıldı. Fotoğrafçı
söylemese o anda gülümsemek aklına bile gelmeyecekti belki de. “Günlük
yaşantımda da böyle miyim? Bu durum ailemle, çocuklarımla,
arkadaşlarımla olan ilişkimi bile etkiliyordur.” dedi kendi kendine.
Pasaport randevusu
için sırasını beklerken insanları izlemeye başladı. Bekleme alanında herkes
yerini almıştı. Biraz sabırsız bir halde sırasının gelmesini bekliyordu. Küçük
bir kız çocuğu beklemekten sıkılmış olmalıydı ki etrafta geziniyordu. Bir
taraftan gülümsüyor bir taraftan oyuncak bebeğini dolaştırıyordu. Boş
sandalyelere oturuyor, yanından geçenlere el sallıyordu. Küçük kız dışında
diğerleri sanki gülümsememek için anlaşmış gibiydi. Neden diye düşünmeye
başladı Suna kendi kendine. Neden tebessüm etmeyi çoğu zaman unutuyoruz? Hâlbuki
birisinden güler yüz gördüğümüzde kendimizi ne kadar da iyi hissediyoruz. Bazı
sabahlar günümüz istediğimiz gibi başlamasa bile bir tebessüm nasıl da
değiştirebiliyor. Çoğu insan, tebessümden hoşlanırken bunu karşı tarafa
göstermeyi neden unutuyordu? Bu koşturmaca içerisinde bazen insanlar öyle
gergin olabiliyordu ki… Ne olabilirdi
sebepleri;
·
Her
şey planladığımız gibi gitsin diye uğraştığımızda,
·
Aceleci
davrandığımızda,
·
Bir
şeyler hemen olsun istediğimizde,
·
Bazen
sadece kendimizi düşündüğümüzde;
daha çok şeyler ekleyebilirdi
listesine… Çektirdiği fotoğrafa tekrar baktı. İlişkilerini düşündü; ailesini,
çocuklarını. Okuldan eve geldiklerinde en güzel karşılama belki de tebessümlü
olandı. Kendilerini iyi ve güvende hissettiren.
Deneyimsel Tasarım
Öğretisi der ki: “İnsanın en güzel süsü tebessümüdür.”
Hayat bir adet
vesikalık fotoğrafla ona geri bildirim veriyordu adeta. Tebessümünü artırması
gerektiğini fark etti. Bunu yapabilmesi için de bulduğu sebepleri hayatından
uzaklaştırmaya çalışmalıydı. Hepsini yapamayacaktı ama bir adım atmanın ne
kadar önemli olduğunu hatırladı. Böylelikle yaşadıklarından keyif de almaya
başlayacaktı. Gerçekten de tebessüm herkese yakışan en güzel takıydı…
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Tebessüm en güzel albenidir.
Bir sadakadır …