NE ÖLECEK MİYİM?
-
Ne! Ölecek
miyim doktor bey?
-
Evet, yanlış
duymadınız çok kısa ömrünüz kaldı. Son zamanlarınızı iyi değerlendirin.
Duydukları karşısında ne diyeceğini
bilemiyordu Aslı. Büyük bir şaşkınlık içerisinde ağlamaya başladı. Annesinin “Hadi kalk kızım.” sesiyle uyandı. Uyandı ama rüyanın etkisiyle yataktan
kalkamadı. “Her an
ölebilirim.” diyerek düşünmeye
başladı. Bu hayat bitecekti elbette. Peki, nasıl daha kaliteli yaşanabilirdi?
İnsanın geçmişi, aslında
bugününü ve geleceğini tasarlar. Geleceği kimse bilemez ama tahmin edebilir.
İnsanın ilmi varsa yüksek olasılıklı bir öngörüde bulunabilir. İnsan
geçmişinden, yaşadıklarından deneyim çıkarabilir. O zaman, gelecekten de
deneyim çıkarmak ve bugüne transfer etmek mümkün müdür?
Etrafımızda yaşayan
insanların hayatları, bizim geleceğimizi tasarlamamıza yardımcı olur. O
olayları bizim de gelecekte yaşama ihtimalimiz var. O zaman gelecekte
yaşayabileceğimiz olumsuzlukları, hataları şimdiden öngörüp engel olabiliriz. Geçmiş ile gelecek arasında bir ilişki kurabiliriz.
İnsan, zamanı 24 saat
olarak ölçebilir olduğunda günün kıymetini bilir. Ama iş, yıllara bir ömre geldiğinde
“zaman” hiç bitmeyecekmiş gibi gelir hiç bitmeyecekmiş gibi gelir. Hep kendi yaşayacakmış, hep dünyada var
olacakmış hissine kapılır insan. Oysa gerçek hiç de öyle değildir. Gelecek çok
da uzak değildir. Yarın da bir gelecek, önümüzdeki hafta da bir gelecek. Ama ömrün
bir gün bitecek oluşu da gerçektir. Doğduğunda ispatlanarak gelen ve çok yakın bir
gelecektir.
Mesela bir insana, “Ne
zaman ölmeyi düşünüyorsun?” sorusu sorulsa bunu saçma bulabilir. Evet, bir
gün öleceğiz ama o bir gün çok da uzaklarda değil… Günler ayları, aylar yılları
kovaladığında zaten o gerçek gerçekleşir. Mesele bu hayatta ölmek değil, insanın
nasıl yaşadığıdır. İnsan yanlış yere odaklanır. Ölmemek için neler düşünür,
neler ister; “Uzayda yaşam var mı, cildim kırışmasın, hep genç kalayım.” Sürekli
ölmeme mücadelesi verirken yaşamayı kaçırır. “Ben yaşamımı nasıl anlamlı
hale getirebilirim? Yaşama amacım ne? Neden dünyaya geldim ve sonra nereye
gidiyorum?” sorularını kendine sormayı atlar. İnsan bir ömür yaşayacağı
hayatta mutlu olmayı atlar. İnsanın mutlu olmazsa şükrettiği, payına razı
olduğu bir yaşamı da olmayacaktır. Nefesin bir gün bitecek olduğu gerçeği ve
bunun karşısında; “Ben nasıl yaşadım? Hayat amacım var mıydı? Varsa bu amaca
götürecek hedeflerim var mıydı?” sorularını sorması insanın hayatını
anlamlı yapar. Dününe göre daha iyi olur insan. Bu sorular insanın şifa
sorularıdır; bir ömre bin ömür katabilecek şifa soruları.
Deneyimsel Tasarım
Öğretisi der ki; “Doğru soru, doğru
cevabı getirir.”
İnsanın yüzyıllardan beri
dostu da düşmanı da değişmemiştir. Bunun için aynaya bakması yeterlidir. O
zaman bu sefer aynaya baktığında “Kendine
de dost olmak, kendine de destek vermek ister misin?” sorusunu sorma zamanı
gelmemiş midir?
O zaman haydi düşünmeye,
haydi irdelemeye… Çok geç olmadan “bugününü”, “geçmişini” ve “geleceğini”
kaçırmadan… Ümitle, cesaretle, gayretle dününden iyi yapacak geleceğe… Var
mısınız bir adım atmaya?
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi
tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
“Kim Kimdir”,”
İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” seminerleriyle
mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara problemlerini çözmeleri ve
hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
"Hayatta
hiçbir zaman keşfedilemeyecek tek bir şey vardır; Daha iyisi…"
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Ağzınıza sağlık
Ölümü anlayıp kabul edince insan geçirdiği her anın kıymetini biliyor... Hazır vaktimiz varken kıymetini bilelim inşALLAH...