Sadece birazcık uykuydu tek istediği. Sadece ona ihtiyacı
olduğunu düşünüyordu. Ya birazcık ya! Çok mu şey istiyordu sanki şu anda?
Şimdi ne yapsa boştu, yatağına oturdu, hafifçe güldü, hazırlandı yavaş yavaş. Sonraki uçağın saatine baktı, daha çok vardı. Erkenden hava alanına gitti, yeni bilet alıp sonra da saatlerce uçağı bekledi. En sonunda uçağa bindi. Tek istediği yol boyunca -ki sadece 2 saat- uyumaktı. Oldu olası yolculukta uyurdu. Arabaya ya da uçağa ya da otobüse hangi taşıta binerse binsin, motor çalışmaya başladığı anda onu uyku basardı. Ne zamana kadar uyurdu? Araç durana kadar. Yol kaç saat olursa olsun bütün yol boyunca uyurdu. Öylesine değil, gerçekten sadece uyumak istiyordu. Çünkü kendince daha çok işi vardı ve çok yorgundu.
Tam önündeki koltukta bir aile vardı. Bir buçuk yaşında da bir oğulları… Dünya tatlısı, sarı kıvırcık saçlı, yuvarlak yüzlü, kocaman kırmızı dudaklı. Çağla gibi bakan yeşil gözleri vardı. Bu kadar tatlı olmasına rağmen içine kaçmış bir şey vardı. Ya bu çocuk, düz duvar, uçak, koltuk, babasının tepesi... Hiçbir şeyi ayırt etmeden, ona tırmanıyordu. Aksiyon filmi gibi, vurdulu kırdılı…
İki koltuk arasından, küçük suratını sokup, ona bakıyordu. Bir yandan bakıyor, bir yandan gülüyor, bir yandan bağırıyordu. Hayır, bir çocuk hiç mi durmaz, hiç mi sessiz kalmaz? Hem görüntü hem ses vardı. Uçuş uyarı kartlarını yere atıyor, annesi babası sürekli çocuğun attıklarını yerden topluyordu. Koltukların arasından tombul bacaklarını çıkartıp tekme atıyor. Aksi gibi hiç de susmuyordu.
Çocuk hala konuşuyor bağırıyor ve zıplıyordu. Hani böyle renkli, ışıklı, pilli, her yöne dönen oyuncaklar var ya işte aynı onun gibiydi. Kendi çocuğunu hatırladı. Tabii şimdi kazık kadar adam ama bir buçuk yaşındayken de kucağında oturup seyahat eder, yol boyunca da uyurdu.
Genellikle sessiz sakindi. Hala da öyle zaten. İnsan bazen neden bu kadar durgun, hareketsiz, sessiz diye endişeye kapılmıyor da değildi.
Neden bu kadar farklı çocuklar?
Bu insanların işi ne zor diye düşündü. Neden bu kadar farklı çocuklar? Hatta neden insanlar bu kadar farklı? Biri kıpır kıpır, biri oturduğu yerden kalkmıyor, biri hiç konuşmaz, biri hiç susmaz... Anlaması ne zordu. Nasıl anlasın ki insan? Tuhaf işlerdi bunlar.Çocuk birden çığlık attı. Belki o çığlığı pilot bile duymuştur. Ama o hala düşünüyordu. “Bu çocuğa bir şey mi içiriyorlar acaba? Ne yediriyorlar, ne içiriyorlar, bütün gün pekmez mi veriyorlar?”
Bazı insanların çocuğu bu kadar hareketliyken, neden onunki bu kadar yavaş bu kadar durgun? Mesela onun evinde hiç ses olmazken, bu çocuk koca bir uçağa yetebiliyordu. “Zor” dedi, “çok zor” başını kaldırdı. Çocuğa baktı sıcacık oldu kalbi. Bak şimdi dönmüş bir de annesini öpüyordu yaramaz.
Anne başka, baba başka, çocuk başka…
Anne başka, baba başka, çocuk başka… Neden bu kadar farklıyız? Bunun bir anlamı yok mu? Hadi eşi insan kendi seçer, arkadaşı kendi seçer, ya seçemediklerimiz? Seçmedik ki en yakınlarımızı…Bir planı, bir uygulama alanı yok mu? Kavunu koklayarak, karpuzu tokatlayarak almak gibi mesela...
Hayat benden bir şey mi istiyor?
Benden farklı olandan kaçmak mı lazım?
Yoksa farklı olanın güzel taraflarıyla farklı bir şeye dönüşmek mi lazım?
Bak şuna ya… Düşünürken tam da uykuya dalmıştı ki… Çocuk, yüzünde koca bir gülümsemeyle, elindeki diş fırçasını kafasına vurdu. Bugün uyku yok demek ki, tamam pes etti artık.
Anlaşıldı kurtuluş yok, kaçmak imkansız, birinden kaçsan diğerine yakalanıyorsun.
- O zaman uyanıp kalkmak lazım,
- O zaman Kim Kimmiş bakmak lazım,
- O zaman zıttı ile barışmak,
- O zaman anlamak lazım,
- Sabretmek lazım,
Yorumlar
Egomuza ters gelse de biraz gülümsemek lazım…
Güzel bir yazıydı kaleminize sağlık
O zaman Kim Kimdir öğrenmek lazım =)
Emeğinize sağlık
Ben hayatı nasıl algılıyorum, karşımdaki nasıl algılıyor? Hiç bunu düşünmeden sadece benim gibi değil diye kaç ilişki bitti? Kaç evlilik, kaç ebeveyn-cocuk, kaç patron-çalışan, kaç arkadaşlık ilişkisi?
Daha iyi ilişkiler için Deneyimsel Tasarım öğretisi Kim Kimdir seminerini herkese tavsiye ederim.
Kim Kimdir? Programı sağolsun teşekkürler
Emeklerinize sağlık.
Onların oldukları şeklinde kabul etmek....
Ellerinize Sağlık, Allah sizden razı olsun